Boğulanlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre boğulanların büyük çoğunluğu çok iyi yüzme bilen insanlarmış. Kendilerine çok güvendikleri için denize açılır ve geri dönemezlermiş. Haberlerde “aslında çok iyi yüzücüydü nasıl oldu anlamadık” dedikleri bu tipler yani.
Çok iyi araba kullandığına inanan insanlar emniyet kemeri takmıyor, hız yapıyor, kurallara uymuyor sonunda kaza yapıyorlarmış. “Abi bana bir şey olmaz kaç yıllık sürücüyüm” diyenler de bunlar işte.
Sosyal hayatta da bu böyle değil midir? “Bu işi en iyi ben yaparım” diyenlerin iflas ettiğini, en mükemmel benim evliliğim diyenlerin boşandığını, en ahlaklı benim diyenlerin mutlaka hata yaptığını görmüyor muyuz? Kendimize olan güveni boş temeller üzerine inşa edince, ilk sarsıntıda başımıza yıkılıyor kurduğumuz tüm saltanat.
Dunning-Kruger etkisini daha önce duydunuz mu bilmiyorum. Bu teoriye göre: Ortalama ve ortalama altı zekaya sahip insanlar kendilerini olduklarından daha iyi görüyorlar. Bunu halk diline uyarlarsak aptal olduğun için aptal olduğunun farkına varmıyorsun. Daha da dili gelenekselleştirirsek cahil cesaretini öz güven zannediyorsun.
İnsan ne zaman “ben en iyisiyim” diye yola çıkarsa hep yarı yolda kalıyor bu tartışmasız. Ne zaman “bu işi benden iyi yapan yok” der ise tökezliyor. Siyasete bakın bu böyledir, sosyal medyaya bakın böyledir, komşunuza bakın böyledir…
Kendi sandalyemize kendimiz tekme atıyor celladı suçluyoruz, kendi cinayetimizin katiliyken maktul süsü veriyoruz. Sonuç ne? Koskocaman bir mutsuzluk!
Bizden başka herkes suçlu, herkes beceriksiz, herkes aptal, herkes iflah olmaz oluyor yaşanan her başarısızlığın ardından. Demek ki öz güven yorumlamalarımızda ve bunu hayata tatbik etme sürecimizde ciddi sıkıntı var. “O salak yapıyor da sen mi yapmayacaksın?” diye aldığımız her gaz aslında bi şekilde içimizde patlıyor.
Ezgi Akgül
Çok iyi araba kullandığına inanan insanlar emniyet kemeri takmıyor, hız yapıyor, kurallara uymuyor sonunda kaza yapıyorlarmış. “Abi bana bir şey olmaz kaç yıllık sürücüyüm” diyenler de bunlar işte.
Sosyal hayatta da bu böyle değil midir? “Bu işi en iyi ben yaparım” diyenlerin iflas ettiğini, en mükemmel benim evliliğim diyenlerin boşandığını, en ahlaklı benim diyenlerin mutlaka hata yaptığını görmüyor muyuz? Kendimize olan güveni boş temeller üzerine inşa edince, ilk sarsıntıda başımıza yıkılıyor kurduğumuz tüm saltanat.
Dunning-Kruger etkisini daha önce duydunuz mu bilmiyorum. Bu teoriye göre: Ortalama ve ortalama altı zekaya sahip insanlar kendilerini olduklarından daha iyi görüyorlar. Bunu halk diline uyarlarsak aptal olduğun için aptal olduğunun farkına varmıyorsun. Daha da dili gelenekselleştirirsek cahil cesaretini öz güven zannediyorsun.
İnsan ne zaman “ben en iyisiyim” diye yola çıkarsa hep yarı yolda kalıyor bu tartışmasız. Ne zaman “bu işi benden iyi yapan yok” der ise tökezliyor. Siyasete bakın bu böyledir, sosyal medyaya bakın böyledir, komşunuza bakın böyledir…
Kendi sandalyemize kendimiz tekme atıyor celladı suçluyoruz, kendi cinayetimizin katiliyken maktul süsü veriyoruz. Sonuç ne? Koskocaman bir mutsuzluk!
Bizden başka herkes suçlu, herkes beceriksiz, herkes aptal, herkes iflah olmaz oluyor yaşanan her başarısızlığın ardından. Demek ki öz güven yorumlamalarımızda ve bunu hayata tatbik etme sürecimizde ciddi sıkıntı var. “O salak yapıyor da sen mi yapmayacaksın?” diye aldığımız her gaz aslında bi şekilde içimizde patlıyor.
Ezgi Akgül