Cemel Vakası

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,919
Müslümanları karşı karşıya getiren olay: Cemel Vakası

Hz. Osman'ın şehit edilmesi üzerine Müslümanlar arasındaki fitne hareketleri artmış, İslam dünyasında kutuplaşma başlamış ve bu durum savaşa kadar gitmişti. Dördüncü halife Hz. Ali, sadece Medine'de biat almış; şehre hâkim olan ve "Osman'ı hepimiz öldürdük" diyen isyancı toplulukla hemen başa çıkamamış, katillerini cezalandıramamıştı. Hac görevi için Mekke'de bulunan Hz. Ayşe'nin de Hz. Osman'ın mazlum olarak öldürüldüğü yolundaki konuşması, olayları hararetlendirmişti. Hz. Ali ile Hz. Ayşe arasında cereyan eden savaş, Cemel Vakası olarak tarihe geçti.

Müslümanları savaşa kadar götüren fitne
Üçüncü halife Hz. Osman'ın isyancılar tarafından şehit edilmesi üzerine Medine'de bulunan ashap, Ali bin Ebû Tâlib'i halifeliğe getirdi. Hz. Ali'yi bekleyen en önemli mesele Hz. Osman'ın katillerini bulup cezalandırmaktı.

Ancak ortada belirli bir katil yerine, "Osman'ı hepimiz öldürdük" diyen bir isyancı topluluk mevcuttu ve şehre hâkim olan bu âsilerle hemen başa çıkılamayacağı açıktı.

Hz. Ali'ye Medine'de biat edilmişti
Halife, biata yanaşmadıkları için Hz. Osman tarafından tayin edilen valilerin bir kısmını değiştirme kararı almış, bunu öğrenen Talha bin Ubeydullah Basra, Zübeyr bin Avvâm da Kûfe valiliğini istemiş, ancak onların bu isteği kabul edilmemişti.

Bunun üzerine Talha ile Zübeyr halifeden umre için Medine'den ayrılma izni istemişler, bu izin de dört ay sonra verilmişti.

Hz. Aişe Mekke'de halka hitaben bir konuşma yaptı
Haccını tamamlayarak Medine'ye dönmek üzere yola çıkan, fakat Hz. Osman'ın şehit edilip yerine Hz. Ali'nin halife seçildiğini öğrenen Hz. Ayşe geri döndü ve Mekke'de halka hitaben Hz. Osman'ın mazlum olarak öldürüldüğü yolundaki meşhur konuşmasını yaptı.

Bu arada Hz. Osman'ın ölümünden Hz. Ayşe'yi sorumlu tutanlar olmuşsa da Hz. Ayşe ileri sürülen iddiaları reddederek bu hususta herhangi bir kusurunun bulunmadığını ısrarla belirtmiştir.

Umre için yola çıkan Talha ile Zübeyr de Mekke'ye gidip Hz. Ayşe'nin safında yer aldılar. Mekke'de "Hz. Osman'ın kanını talep için" Hz. Ayşe'nin önderliğinde oluşan topluluk, uzun müzakerelerden sonra Medine'ye giderek isyancılara karşı çıkmak yerine Hz. Osman'ın Basra valisi Abdullah bin Âmir'in ısrarı üzerine Basra'ya gitmeye karar vermişlerdi.

O sırada Mekke'de bulunan Hz. Peygamber'in diğer zevcelerinden Hafsa bint Ömer de Hz. Ayşe ile birlikte Basra'ya gitmek istediyse de kardeşi Abdullah buna engel oldu. Resûl-i Ekrem'in Mekke'de bulunan diğer zevceleri ise Zâtüırk mevkiine kadar gittiler ve Hz. Ayşe'yi ağlayarak uğurladılar. Daha sonraları o gün "ağlama günü" (yevmü'n-nahîb) diye anılmıştır.

Hz. Aişe savaştan neden vazgeçmek istemedi
Önce Zâtüırk, sonra da Merrüzzahrân'da, zaferin kazanılması durumunda halifenin kim olacağı tartışılmaya başlandı. Talha, Zübeyr veya Osman'ın oğullarından birinin halife olması gerektiği yolundaki tartışmalar sürerken Hz. Osman'ın Kûfe valisi Saîd bin Âs hilâfetin Abdümenâf (Ümeyye) oğullarından alınamayacağını, dolayısıyla Hz. Osman'ın oğullarından birinin halife olması gerektiğini ileri sürerek taraftarlarıyla birlikte topluluktan ayrıldı, Mugîre bin Şu'be de ona katıldı.

Böylece Hz. Ayşe, Talha ve Zübeyr yaklaşık 1000 kişilik bir kuvvetle Basra önlerine ulaşabildiler. Yolda köpek havlamaları duyan Hz. Ayşe nerede olduklarını sormuş, Hav'eb suyu civarında bulunduklarını öğrenince Hz. Peygamber'in zevcelerine hitaben, "Acaba hanginize Hav'eb köpekleri havlayacak?" dediğini hatırlamış ve onun bu hareketi tasvip etmediğine kani olarak yola devam etmekten vazgeçtiğini söylemişti.

Zübeyr bin Avvâm da, "Belki Allah Teâlâ senin sayende müminlerin arasını düzeltecektir" diyerek onu yola devama ikna etmişlerdi. Hz. Ayşe ve beraberindekiler Basra önlerine gelince Abdullah bin Âmir'i, Basralıları kendi taraflarına çekmek üzere şehre gönderdiler; ayrıca Hz. Ayşe, Ahnef bin Kays gibi Basra'nın ileri gelenlerine mektuplar yazdı. Diğer taraftan Hz. Ali'nin Basra valisi Osman bin Huneyf, Hz. Ayşe'nin kuvvetleriyle birlikte Basra yakınlarına geldiğini haber alınca maksatlarını öğrenmek üzere kendilerine İmrân bin Husayn ile Ebü'l-Esved ed-Düelî'yi gönderdi.

Hz. Ayşe, gayelerinin isyancı takımın bozduğu barış ve düzeni geri getirmek, mazlum olarak öldürülen Osman'ın katillerini cezalandırmak ve Müslümanların arasını düzeltmek olduğunu bildirmiş, Talha ile Zübeyr de aynı görüşlere katıldıklarını, ayrıca kendilerinin Ali bin Ebû Tâlib'e zorla biat ettirildiklerini söylemişlerdi. Bu gelişmeler üzerine Basralılar ikiye ayrılmış ve sert münakaşalara başlamışlardı.

Hz. Ali 3 bin kişilik kuvvetle Medine'den ayrıldı
Basra'da olup bitenler hakkında yolda bilgi alınca hemen Osman bin Huneyf'e bir mektup göndererek Talha ile Zübeyr'in kendisine biatları sırasında hiçbir şekilde zor kullanılmadığını bildirmişti. Bunun üzerine Osman, Ali bin Ebû Tâlib'in haklılığını ileri sürerek diğerlerinin Basra'yı terketmelerini istedi; onlar da kendilerinin haklı olduğunu söyleyerek Osman'ın şehri terk etmesini istediler.

Neticede bir akşam namazı sırasında bir baskınla Vali Osman bin Huneyf ve adamları esir alındı. Hz. Ayşe onun öldürülmesine engel olduğu gibi serbest bırakılmasını da sağladı; fakat valinin saçı sakalı kökünden kazınmış, kaşları ve kirpikleri yolunmuştu.

Bu arada beytülmâl ele geçirildi ve idaresine Hz. Ayşe'nin kardeşi Abdurrahman getirildi. Basralı taraftarlarından müşterek biat alan Talha ile Zübeyr kumandayı birlikte yürütecekler, namaz daha önce olduğu gibi Zübeyr'in oğlu Abdullah ve Talha'nın oğlu Muhammed tarafından kıldırılacaktı.

Hz. Ayşe Basra'yı ele geçirmekle beraber buranın tam desteğini henüz sağlayamamış, Basra'nın önde gelenlerinden Ahnef bin Kays ile kabilesi Temîm'in bir kolu olan Benî Sa'd'ı bir türlü ikna edememişti.


Hz. Ali de hemen hemen aynı günlerde Kûfe'nin desteğini sağlamak maksadıyla şehre arka arkaya üç heyet gönderdiyse de bir sonuç alamadı. Vali Ebû Mûsâ el-Eş'arî tarafsız kalmayı tercih ediyordu.

Bunun üzerine Mâlik el-Eşter, Hz. Ali'nin izniyle duruma el koymak için Kûfe'ye gitti ve Ebû Mûsâ'nın konağını ele geçirdi

Daha Zûkâr'dan ayrılmadan anlaşma sağlama ümidiyle Hz. Ayşe'nin karargâhına sahâbeden Ka'kā' b. Amr'ı elçi olarak göndermişti. Ka'kâ' Basra'ya giderek Hz. Ayşe, Talha ve Zübeyr ile görüşmüş, kendilerini, Hz. Ali'nin halifeliği etrafında toplandıkları takdirde katilleri cezalandırmanın kolaylıkla mümkün olabileceği yolunda ikna etmeye çalışmış, onlar da halifenin bu görüşte olması durumunda barışı kabul edebileceklerini bildirmişlerdi.

Hz. Ali'nin Talha ve özellikle Zübeyr ile bizzat görüşmesi de olumlu sonuç verdi. Hatta Zübeyr, Ali'nin kendisine, Hz. Peygamber'in Ali ile haksız yere mücadele edeceğine dair sözlerini hatırlatması üzerine bu işten vazgeçmek istediğini Ayşe'ye bildirdi. Ancak oğlu Abdullah onu korkaklık ve döneklikle suçladı.

Bir rivayete göre, Hz. Osman'ın katline iştirak edenlerden bir grup barış sağlandığı takdirde cezalandırılacaklarını düşünerek savaşı başlatmıştır. Hz. Ayşe ile Hz. Ali savaşı durdurmak için gayret sarfetmişlerse de çarpışmalar bütün şiddetiyle devam etti.

Hz. Ayşe feryatlarının bir işe yaramadığını görünce Kâ'b bin Sûr'a ön saflara koşarak barış için bağırmasını ve Kur'an'ın hakemliğini istemesini emretti. Fakat Kâ'b bu sırada öldürüldü. İyi bir kumandana sahip olmayan Hz. Ayşe kendi safındakilerin kaçmasını önlemeye çalışıyor, ancak birdenbire şiddetlenen savaş özellikle Hz. Ayşe'nin etrafında cereyan ediyordu.

Hz. Ali, savaşın Hz. Ayşe'nin bindiği devenin etrafında cereyan ettiğini görünce devenin öldürülmesini emretti; onun öldürülmesiyle bir anlamda savaş da sona ermiş oldu. Hz. Ayşe savaşı devesinin üzerinden idare ettiği için İslâm tarihinde bu olaya "Vak'atü'l-cemel" denilmiştir.

Hz. Ayşe'nin devenin üzerindeki mahfiline birçok ok saplanmışsa da kendisi yara almadan kurtuldu. Talha, savaşın daha başlarında rivayete göre Mervân bin Hakem tarafından atılan bir okla öldürülmüştü. Zübeyr ise savaş meydanından uzaklaşmakta iken Vâdissibâ'da Ahnef bin Kays'ın kabilesine mensup bir kişi tarafından öldürüldü.

Hz. Ayşe yanına gelen Hz. Ali'ye, "Sen galip geldin, artık müsamahalı davran" dedi. Hz. Ali de hem Ayşe'ye hem de onun yanında savaşa katılanlara son derece iyi davrandı. Savaşta ölen Müslümanları bizzat gömdürdü ve Basra'ya girmeden önce ordusuna yağmadan sakınmalarını ve kimseye dokunmamalarını emretti. Medine'ye dönmek üzere Basra'dan ayrılacağı sırada Hz. Ayşe'yi bizzat uğurlamaya gitti.

Hz. Ayşe, meydana gelen olaylardan dolayı müminlerin birbirlerini incitmemelerini, kendisiyle Ali arasında şahsî herhangi bir kırgınlık bulunmadığını, onun iyi ve seçkin bir kişi olduğunu söyledi. Kendisine refakat edecek heyete ileri gelen Basralılardan 40 kadın, 40 kadar da erkek memur edildi. Hz. Ayşe, kardeşi Muhammed ile birlikte Basra'dan ayrıldı, önce Mekke'ye gitti, hac ibadetini eda ettikten sonra Medine'ye geçti ve hayatının sonuna kadar orada kaldı.
 

Son mesajlar