Güncel Din İşleri Yüksek Kurulu açıkladı: Orucu bozan ve bozmayan tedaviler ne?

-Hira-

🌱🌱🌱
Sp Kullanıcı
14 May 2020
12,597
67,336
807BEF13-20DD-4F8F-95B4-80B79FEB9054.jpeg
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunca, "Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Aşı da böyle olup, orucu bozmaz" denildi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın 'Aşı orucu bozmaz' açıklamasının ardından Din İşleri Yüksek Kurulunca, konuyla ilgili yazılı açıklama yapıldı.
İslam'ın 5 temel esasından biri olan orucun, tan yerinin beyazlığından, güneşin batmasına kadar yeme ve içmeden uzak durarak ifa edilen bir ibadet olduğu hatırlatıldı.

Orucu bozan tedaviler
Vücuda kan, serum vermenin yanında vitamin içerikli iğne, gıda ve keyif verici enjeksiyon, su, yağ ve benzeri gıda özelliği taşıyan dışarıdan bir maddenin vücuda verilmesiyle uygulananendoskopi, kolonoskopi, bölgesel ve genel anestezi yaptırmak, periton diyalizine girmek, damara serum verilerek hemodiyaliz yapılması şeklinde uygulanan tedavi yöntemlerinin orucu bozduğu kaydedildi.

Orucu bozmayan tedaviler
Salgın hastalıklar için yapılan aşılar, ağrıyı dindiren iğneler, besleyici içeriğe sahip olmayan sırf tedavi maksatlı iğneler, lokal anestezide kullanılan vücudun belli bir yerini uyuşturmak için vurulan iğneler, hastaya herhangi bir sıvı maddesi verilmeden hemodiyaliz yaptırmak, anjiyo ve biyopsi yaptırmak, vücuda merhem sürmek, vücuda ilaçlı bant yapıştırmak şeklinde uygulanan tedavi yöntemlerinin ise orucu bozmayacağı bildirildi.

Pakistan, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Tunus ve Kuveyt fetva meclislerince de COVID-19 aşısı bağlamında meseleyi tekrar ele alıp aşının yeme ve içme anlamına gelmediği öne çıkartılarak, oruçlu iken aşı yaptırılabileceği ve bunun oruca zarar vermediğini beyan ettikleri vurgulandı.

Klasik kaynaklarda bilgi yok
Aşı ve iğnenin orucu bozup bozmayacağı huşunun naslarda yer almadığı gibi mezhep imamları döneminde de aşı ve iğne yaptırma uygulaması bulunmadığından aşının oruca etkisiyle ilgili doğrudan bir hükme klasik kaynaklarda rastlanmadığı belirtilerek, şöyle denildi: "Bu bağlamda, iğnenin ve aşının orucu bozup bozmayacağının, kullanış amacına ve gıda ya da keyif verici olup olmamasına göre değerlendirilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Aşı da böyle olup, orucu bozmaz. Ancak gıda veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar. Hastaya serum veya kan verilmesi de aynı hükme tabi olup orucu bozar. Netice itibarıyla, Hanefi mezhebinden
İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’in görüşünü, bu doğrultuda Osmanlı'da Fetvâhane'nin verdiği fetvayı, daha önceki kararlarını ve aşı-iğne yaptırmanın yeme-içme sayılıp sayılmaması hususunda uzman görüşlerini de dikkate alarak Kurulumuz, 2005 yılında besleyici veya keyif verici mahiyette olmayan aşıların orucu bozmayacağı hükmüne varmıştır"
 

mûstahsen

Sp Kullanıcı
25 Mar 2018
448
2,323
Cubbeli hocamiz..Ebubekir sifil,Nurettin yildiz,İhsan Şenocak..Emin yıldırim..Citlak vs..yakinda ehli sunnet'e uygun covid aşısi fetvasini verirler..bu sorun da çozulur efem..guvenimiz tamdır..;)
 
  • Beğen
Tepkiler: SiyahSancaktaR

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,917
Eskiden bize öğretilen vücuda giren herşeyin orucu, çıkan herşeyin ise abdesti bozduğu yönündeydi. Gösterilen sebep "besleyici özelliğinin olmaması" beni ikna etmiyor.
Diş fırçalarken boğaza kaçan bir damla suyun da besleyici özelliği yok. Sakız çiğnemenin de. Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Zamana ve şartlara göre verilen bazı fetvalar beni tatmin etmiyor.
 

Sükût-u Hayâl

Yıldırım çarpmış
Sp Kullanıcı
8 Tem 2018
2,725
13,491
Din işleri yüksek! kuruluna güvenim yok.
Güvensizliğimin sebebini de yazma ihtiyacı duydum.
Sene 2015. 16 temmuz sabahı Bursa'da imam-hatiplik için mülakata gittik. Sınav çoğu adayın katılamaması sebebiyle iptal edildi. Ki doğru olan da yapıldı. Malum gecenin sabahında gerçekten şehirlerarası ulaşım büyük sıkıntıydı. Mülakat başarılıydı ama zerre zoruma gitmedi iptal edilmesi.
İleri tarihe ertelenen mülakat için tekrar gittiğimizde sıramızın gelmesini beklerken orada heyecanla bildiklerini tekrar eden gençlerin haricinde iki genç daha vardı. Heyecan yok, gayet sakinler. Birisinin ağzından dökülen sözleri hoş karşılamasam da gençtir, zamanla ve görevinin verdiği sorumlulukla düzelir düşüncesiyle bir şey demedim. Söylediği söz "Bizim işimiz tamam. Formalite icabı giriyoruz mülakata". İl müftüsü halletmiş işlerini!
O iki gençten biri girdi mülakata ve çıktığında yüzü gülüyordu. İkincisi girdi, bir süre sonra ezan okutturdular. O ezan okurken Din İşleri Yüksek Kurulu'nun alçak üyesi olan bir zat çıktı odadan ve bekleyenlere, "içinizde böyle ezan okuyamayan varsa beklemesin boşuna" sözü benim beynimde şimşekler çakmasına sebep oldu. O sözü söylerken tavrı, el hareketleri defolun gidin, boşuna beklemeyin diyordu.
Sıra bana geldiğinde girdim, rastgele bir sayfa açtırdılar Kur'an'dan, okudum. Ezber sordular okudum. Sonrasında sordukları 6 sorudan 5ini adım gibi bilmeme rağmen hepsine bilmiyorum dedim. Gayet sakin tavrımdan anlamış olacaklar ki heyetten hiçbiri bir tek kelime dahi etmedi. Sonuç belli, kaybettik torpil yarışını :)

Mülakata gitmeden önce bizim bi dayı var, Ankara'daydı o dönem. Şimdi Artvin Valisi. Dediler ara konuş, gerekirse yanına git. Mülakattan sonra şeytan dedi ara o saatten sonra halletsin senin de işini. (Halo dayı tabiriyle), "La ben şeytanın sözüne kanacak adam mıyım" :)

Hülasa biz yarışmayı beceremedik üçkağıtçı tayfayla. Ve o günden itibaren "din işleri...." denince aklıma şeytan geliyor :D
Sonuna kadar okuyan varsa hakkını helal etsin, baş ağrıttık
 

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,917
Güvensizliğimin sebebini de yazma ihtiyacı duydum.
Sene 2015. 16 temmuz sabahı Bursa'da imam-hatiplik için mülakata gittik. Sınav çoğu adayın katılamaması sebebiyle iptal edildi. Ki doğru olan da yapıldı. Malum gecenin sabahında gerçekten şehirlerarası ulaşım büyük sıkıntıydı. Mülakat başarılıydı ama zerre zoruma gitmedi iptal edilmesi.
İleri tarihe ertelenen mülakat için tekrar gittiğimizde sıramızın gelmesini beklerken orada heyecanla bildiklerini tekrar eden gençlerin haricinde iki genç daha vardı. Heyecan yok, gayet sakinler. Birisinin ağzından dökülen sözleri hoş karşılamasam da gençtir, zamanla ve görevinin verdiği sorumlulukla düzelir düşüncesiyle bir şey demedim. Söylediği söz "Bizim işimiz tamam. Formalite icabı giriyoruz mülakata". İl müftüsü halletmiş işlerini!
O iki gençten biri girdi mülakata ve çıktığında yüzü gülüyordu. İkincisi girdi, bir süre sonra ezan okutturdular. O ezan okurken Din İşleri Yüksek Kurulu'nun alçak üyesi olan bir zat çıktı odadan ve bekleyenlere, "içinizde böyle ezan okuyamayan varsa beklemesin boşuna" sözü benim beynimde şimşekler çakmasına sebep oldu. O sözü söylerken tavrı, el hareketleri defolun gidin, boşuna beklemeyin diyordu.
Sıra bana geldiğinde girdim, rastgele bir sayfa açtırdılar Kur'an'dan, okudum. Ezber sordular okudum. Sonrasında sordukları 6 sorudan 5ini adım gibi bilmeme rağmen hepsine bilmiyorum dedim. Gayet sakin tavrımdan anlamış olacaklar ki heyetten hiçbiri bir tek kelime dahi etmedi. Sonuç belli, kaybettik torpil yarışını :)

Mülakata gitmeden önce bizim bi dayı var, Ankara'daydı o dönem. Şimdi Artvin Valisi. Dediler ara konuş, gerekirse yanına git. Mülakattan sonra şeytan dedi ara o saatten sonra halletsin senin de işini. (Halo dayı tabiriyle), "La ben şeytanın sözüne kanacak adam mıyım" :)

Hülasa biz yarışmayı beceremedik üçkağıtçı tayfayla. Ve o günden itibaren "din işleri...." denince aklıma şeytan geliyor :D
Sonuna kadar okuyan varsa hakkını helal etsin, baş ağrıttık
Bir benzerini imam hatip lisesine kayıt olmak için gittiğimde yaşadım.
Sözlü ve yazılı sınavı geçtim. Diploma notum çok iyi olduğu için bulabilecek bir bahaneleri yoktu. Ama bana sundukları bahaneye inanmak aptallık olurdu. Torpil olduğu okulun bahçesinde aleni konuşulan bir şeydi.
Kul hakkı... Elbet hesabı sorulacak. 🙂
 

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Güvensizliğimin sebebini de yazma ihtiyacı duydum.
Sene 2015. 16 temmuz sabahı Bursa'da imam-hatiplik için mülakata gittik. Sınav çoğu adayın katılamaması sebebiyle iptal edildi. Ki doğru olan da yapıldı. Malum gecenin sabahında gerçekten şehirlerarası ulaşım büyük sıkıntıydı. Mülakat başarılıydı ama zerre zoruma gitmedi iptal edilmesi.
İleri tarihe ertelenen mülakat için tekrar gittiğimizde sıramızın gelmesini beklerken orada heyecanla bildiklerini tekrar eden gençlerin haricinde iki genç daha vardı. Heyecan yok, gayet sakinler. Birisinin ağzından dökülen sözleri hoş karşılamasam da gençtir, zamanla ve görevinin verdiği sorumlulukla düzelir düşüncesiyle bir şey demedim. Söylediği söz "Bizim işimiz tamam. Formalite icabı giriyoruz mülakata". İl müftüsü halletmiş işlerini!
O iki gençten biri girdi mülakata ve çıktığında yüzü gülüyordu. İkincisi girdi, bir süre sonra ezan okutturdular. O ezan okurken Din İşleri Yüksek Kurulu'nun alçak üyesi olan bir zat çıktı odadan ve bekleyenlere, "içinizde böyle ezan okuyamayan varsa beklemesin boşuna" sözü benim beynimde şimşekler çakmasına sebep oldu. O sözü söylerken tavrı, el hareketleri defolun gidin, boşuna beklemeyin diyordu.
Sıra bana geldiğinde girdim, rastgele bir sayfa açtırdılar Kur'an'dan, okudum. Ezber sordular okudum. Sonrasında sordukları 6 sorudan 5ini adım gibi bilmeme rağmen hepsine bilmiyorum dedim. Gayet sakin tavrımdan anlamış olacaklar ki heyetten hiçbiri bir tek kelime dahi etmedi. Sonuç belli, kaybettik torpil yarışını :)

Mülakata gitmeden önce bizim bi dayı var, Ankara'daydı o dönem. Şimdi Artvin Valisi. Dediler ara konuş, gerekirse yanına git. Mülakattan sonra şeytan dedi ara o saatten sonra halletsin senin de işini. (Halo dayı tabiriyle), "La ben şeytanın sözüne kanacak adam mıyım" :)

Hülasa biz yarışmayı beceremedik üçkağıtçı tayfayla. Ve o günden itibaren "din işleri...." denince aklıma şeytan geliyor :D
Sonuna kadar okuyan varsa hakkını helal etsin, baş ağrıttık
Benzer olayı imamhatipler kapatma furyasında bizde yaşadık mülakattaki dinleyiciler yüzümüze bakmadan arkalari dönük vaziyette tabiri caizse olan kısmı burda yazmaya haya ederim önce şok olduk daha sonra anladık mevzuyu malum o dönem imam hatipli olarak vatan haini idik bütün camia ama bu kurumdan da aynı benzer muameleyi görünce ben sinirden titreyerek kendime hakim olmaya çalıştım ama kendine hakim olamayan arkadaşlarımı tutumadik komalık ettiler orda bulunanlari...

Karakol vs ama o dönem herşeyden soğuttular..

O dönemde bütün karakol larda ısimlerimiz ezbere bilinirdi rahmetli sancaktar kardeşimle benim ki altın harflerle yazılı olan gruptaydik...

Hee türlü dayak bilimum işkence tarzı bize sinek ısırığı gelirdi jop en sevdigimizdi..

Yazacak çok şey varda bu ruh halimle..

Yine o yıllara donsem davamız aynı dava olurdu..

Lakin şimdi dava tarihi ruhu eskide kaldı...

Bütün herşeyi söndürdüler maalesef...
 

Son mesajlar