Mümin Suresi ayet 60'da geçen "Estecib" kelimesini, nice mealciler "icabet (isteğe uyma, onu kabul etme)" anlamında kullanmışlar, nice mealciler de "duanızı kabul edeyim" anlamında kullanmışlar, bir kısım mealciler de "cevap" anlamında kullanmışlardır...
Allahü Teala başka bir ayetinde, günahların affedilmesini de, dua edenin o günahları "tamamen terketmesine" bağlamaktadır...
Şunu diyeceğim: Allahü Teala ayetinde açık açık "dualarınızı kabul edeyim" de buyursa, bizler hiçbir zaman Allahü Teala'nın katında, dualarımızın kabul edilip edilmediğini "somut" olarak bilemeyiz.
Mesela, bir kardeşimiz, ticaretinde yalan konuştuğunu varsayalım. Günün birinde bu kardeşimiz, günahı için tövbe etti ve ölünceye kadar da asla ticaretinde yalan konuşmadı. Ve üstüne üslük, o yalan konuşmayla, ne elde etmişse haksız olarak, onları da bulduysa sahiplerine bulmadıysa onlar adına fakirlere dağıttı fazla fazla diyelim...
Böyle biri de, duasının Allahü Teala'nın katında kesin olarak kabul edildiğini bilemez... Yani, bizler, Kur'an'ın anlattığı ve tarif ettiği veçhile kulluğumuzu icra ederiz (namaz, oruç, cihat, dua vs) lakin bu yapmış olduğumuz kulluğun Allahü Teala'nın katında,
Derecesini,
Ecrini,
Mükafatını,
Kabul edilip edilmediğini vs...
Hiçbir zaman bilemeyiz... Bilmemiz de mümkün değildir...
Lakin kalbimizde geçen de şudur ki, bunda da bir sıkıntı yoktur:
Allahü Teala bana (bize) nasıl öğretmişse, ben kulluğumu ve dualarımı aynen O'nun öğrettiği veçhile ikmal ettim... Rabb'im en güzeliyle kulluğumu ve dualarımı kabul edecektir ümididir...
Yukarıdaki ayette geçen "estecib" kelimesini "Duaları kabul ederim" şeklinde anlamış olsak da, "cevap verir" şeklinde anlamış olsak da,
Allahü Teala katında duamızın mertebesi (kabulü veya değilliği vs) nedir onu asla bilemeyiz...
Bizler kulluğumuzu ve duamızı öğretildiği şekliyle ikmal eder,
Kulluğumuzun da dualarımızın da Allahü Teala katında kabul edileceği ümidini ve arzusunu her daim yaşar ve yaşatırız...