Cenabı Allah insanlara doğru yolu göstermek için zaman zaman peygamberler göndermiştir. Peygamber efendimiz de son peygamberdir ve peygamberlik müessesesi onunla birlikte hitama ermiştir.
Peygamber efendimiz bir Hadis-i Şerifte :
"Şüphesiz ki Allah her yüzyılın başında bu ümmete dini işlerini yenileyecek bir müceddid gönderecektir" buyuruyor.
Kuran-ı Kerimde ki ayetler evrenseldir. Her çağa ve bütün insanlığa hitap eder.
Müceddid'in görevi bulundukları çağın sorunlarına, hastalıklarına göre Kuran'dan reçeteler sunmaktır.
Bahsi geçen ayet bundan önceki asırda "Bana dua edin duanızı kabul edeyim" diye yorumlanmış, bu asırda ise "Bana dua edin size cevap vereyim (veya icabet edeyim) " şeklinde...
İki yorum arasında tezat yok, uçurumlar yok ihtilaf yok.
Bediüzzaman hazretlerini son yüzyılın Müceddidi kabul etmek ve onun söylediğini esas edinmek, daha önceki alimlerin yorumlarına dil uzatma hakkını kimseye vermez.
Kuran-ı Kerim'de bazı müphem ayetler vardır. Mesela Ahzab suresi 72. ayetinde :
"Biz emaneti göklere, yere ve dağa teklif ettik. Hepsi de onu yüklenmekten kaçındı ve ondan korktu. İnsan ise onu yüklendi. Gerçekten insan çok zalim, çok cahildir."
Burda ki emanetin ne olduğu açık açık beyan edilmemiş.
Bazı müfessirler bu emaneti ibadet olarak yorumlamış, bazıları namaz bazıları da başka şekillerde.
Bediüzzaman hz. de emaneti" ENE " olarak tefsir etmiş.
Şimdi biz kalkıp desek ki sadece Bediüzzaman hz. yorumu doğrudur. Bundan önceki bütün yorumların asılsız ve yanlış olduğunu ima etmiş oluruz ki bu da diğer Müceddidleri ve Müfessirleri hiçe saymaktır...