Feride'in günlüğü/Sait Köşk

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,547
59,075
FB_IMG_1598260461824.jpg

“Ucb’ nedir, bilir misin?” diye sordu Feride. “Gülme, bu bir örgüt ismi değil, hastalık adı. Allah’ın emirlerini yerine getirmede ümitsizliğe düşen adam, Rabbin azabından kurtulmak için güvenecek bir dayanak arar. Geriye doğru yaptığı hayırları, güzellikleri, ibadetleri hatırlar, sonra ‘Az da ibadet etmemişiz hani!’ der. ‘Bunlar bana sonsuzda fazlasıyla yeter, hem zaten bunu yapmayanlar da var, üstelik benim kalbim de temiz. Ben cennete gitmeyeceğim de kim gidecek?’ Rahat bir nefes alır. Elinde bir bardak su, oturur koltuğuna. Ucb derken işte bu hastalıktan, kendini beğenmişlikten, kibirden, gururdan bahsediyorum.”

“Güzel bahsediyorsun. Dinliyorum.”

“Bil ki, yaptığın güzel işlerde senin hakkın yok. Çünkü beden elbisesi senin değil. Onu değersiz bir şeymiş gibi sokağa atılmış da geçerken bulmuş da değilsin. Sen o vücutta kiracı olarak oturuyorsun. Onun sahibi, her şeyi sanat ve hikmetle yaratan Allah’tır. O vücudu kudretiyle çekip çeviren Allah’tır. Vücut meskeninde yapılan binlerce mucizevî işten, idare etmelerden, tasarruftan ancak bir tanesi senin iradene aittir. İşte elinde bir bardak su, oturuyorsun koltuğunda. Kaldırdın kolunu, bardak şimdi dudaklarında. İçiyorsun. Sonra?”

“Sonrası bizim kontrolümüzde değil Feride…”
“Doğru, sonrası artık ev sahibinin tasarrufunda. O suyun nerelere ne kadar gideceği hakkında bizim en ufak bir bilgimiz yok. İçtiğimiz su midemizde nelere vesile oluyor, bilmiyoruz. Bazı ahmaklar ne diyorlar biliyor musun? ‘Vücut benim, istediğim gibi kullanırım!’ Güya sahiplik iddiasında bulunuyorlar. Aklı başında olanlarsa bilir ki güzelliklerin kaynağı kendisi değildir. Yine bilirler ki üzerlerindeki tüm güzellikler kendilerine bağışlanmış bir ihsandır, bir ikramdır. Çünkü O, Mâlike’l Mülktür. Yani vücudumuzun asıl sahibi O’dur.”
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,547
59,075
FB_IMG_1598260921914.jpg
“Az önce bir işyerinde gördüm, senin de dikkatini çekmiştir sanırım. ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.’ âyeti mi?”
“Evet,” dedi Feride, “Hud suresinde geçiyor.”

“Birisi Hazreti Peygamber’e (sav) gelir: ‘Kendisine sımsıkı sarılacağım bir şey söyle bana!’ der. Peygamberimiz de ona şöyle der: ‘Rabbim Allah de! Sonra da dosdoğru ol.’ Çünkü Rabbim Allah’tır deyip dosdoğru olanlar için ne korku ne de hüzün vardır Feride. Madem iman edip Allah’ı birledik, o zaman hiç sapmadan dosdoğru yaşamalıyız. Yaşamalıyız ki meleklerin seslenişini işitip, ‘İşte üzülmüyoruz ve korkmuyoruz!’ diyebilelim. Yaşamalıyız ki hiçbir şekilde savrulmadan bize vaat edilen sonsuz mutluluğa ulaşabilelim. Dünya yolculuğumuzda, Allah’ın kitabına ve Hazreti Peygamber’in yoluna sımsıkı sarılalım, her türlü aşırılıktan uzak durup hak, hakikat, adalet diyelim. Yalnız O’na ibadet edip, yalnız O’ndan yardım dileyelim. Ve sonra da dualarımıza ekleyelim:

Ey Rabbimiz, bize sıratı müstakimi göster, bizi dosdoğru yola ilet. Bu yol, gazaba uğramışların, doğrudan sapmışların yolu olmasın. Daha önce üzerinden gidilmiş, hak yol olduğu tecrübe edilmiş, nimete kavuşturduklarının yolu olsun. Öyle bir yol olsun ki bu yol; Peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihler yolu olsun. Seni sevenlerin, senin sevdiklerinin; sana dost olanların, senin dostlarının yolu olsun.” “Amin.”
 

Son mesajlar