Fıkh-ı Ekber-Tevhidin asli ve üzerine inanilmasi sahih olan şeyler

GüLBeYaZ

Ehl-i sünnet
Sp Kullanıcı
21 Ağu 2017
2,433
8,008
31-Şirk ve küfürden başka günahlar, mümin olduğu halde ölüp tövbe etmezse bu (günahları işleyen) kişi Allahın dilemesine kalmıştır. (Allah) Dilerse günahı kadar o kişiyi azablandırır. dilerse onu affedip cehennemle asla azablandırmaz.
* Riya, amellerden bir amelde bulununca o kişinin mükafatını yok eder. Ucubta böyledir, (sevabı yok eder. Ucub: amelini beğenmektir.)

32-Mucizeler peygamberler için sabittir. Kerametlerde veliler için haktır. İblis, deccal, firavun gibi Allah düşmanları için olan veya olacak olan işlerden rivayet edilen şeyleri, mucize ve keramet diye isimlendirmeyiz. Fakat onları, ihtiyaçların yerine getirmesi, kaza-i hâcat diye isimlendiririz. (Allah düşmanlarına isteklerinin bazısı verilirki imtihan kaidesi gerçekleşsin)

33- Bu durum şundandır ki Allahu Teala, düşmanlarının ihtiyaçlarını; onlar için istidraç ve azab olsun o şeyle aldanıp isyan ve küfür bakımından artsınlar diye giderir. Bu sayılanların tamamı caiz ve mümkün şeylerdir. (Onlara verilen imkanlar haddi zatında caiz ve mümkün olan işlerdendir.)

34-AIlahu Teala daha mahlukatı yaratmadan evvel halık, rızıklandırmadan evvel de rızık verici, sıfatları ile vasıflanmış idi. (Sonradan bir isim ve sıfat O'na gelmemiştir.)

* Allahu Teala ahırette görülür, Mü"minler cennette olduğu halde onu baş gözleriyle: bir şeye benzetmeksizin, keyfıyyeti olmadan, muhtevası olmadan, onunla mahlûkat arasında mesafe bulunmadan-görürler. (Mü'minler cennette iken, oranın kuvveti ile bakarak Allahu Teala'yı mekandan münezzeh olduğu halde ve mahlukat vasıflarından uzak olduğu halde görürler.)

35-İman, dil ile ikrar, kalb ile tasdiktir. Sema ve yer ehlinin imanı, inanılması lazım olan şeyler bakımından artmaz eksilmez, yakin ve tasdik bakımından artar eksilir. Mü'minler iman ve tevhid hususunda eşittirler, amellerde farklı farklıdırlar.(İnanılması gereken şeyler belli hususlardır. Bunların artması ve eksilmesi mümkün değildir. Bunları kabullenmek ve tasdik etmek te değişiklik olmaz. Bu yüzden iman etmek bakımından bütün mü'minler eşittir denilmiştir. Fakat imanın kuvvet ve parlaklığı değişir. Peygamberlerin ve ashabı kiramın imanı ile bizim imanımız bu bakımdan eşit değildir.)
 

GüLBeYaZ

Ehl-i sünnet
Sp Kullanıcı
21 Ağu 2017
2,433
8,008
36-İslam Allahın emirlerine boyun eğmek ve teslim olmaktır. Lügat bakımından iman ile islamın arası ayrıldı. Fakat İslamsız iman, imansız islam mevcud olmaz.. Bu ikisi sırt ile karın gibi birbirinden ayrılmaz. Din ismi iman, islam ve bütün şeriatlar (hükümler) üzerine vaki olur, kullanılır. İslam: teslim olmaktır. İman:tasdik etmektir. Fakat dinimizde imanlı olan için müslümandır deriz. İkisini birbirinden ayırmayız.)

37-Allahu Teala'yı, kitabında kendini vasfettiği gibi bütün sıfatlarıyla hak olarak biliriz. (Zahirde mes'ul olduğumuz şekilde sıfatlarıyla O’nu tanırız.)
Hiçbir kul Allaha layık olduğu şekilde ibadet etmeye güç yetiremez. fakat kul, kitabında ve resulünün sünnetinde emrettiği şekilde Allaha ibadet eder. (İstenen şartlara uygun olan ibadetlere, salih amel denir ve Allah indinde kabul görür.)

38-Bütün müminler Allahı bilmekte, kesin imanda, tevekkülde, mahabbette, rızada, korkuda, ümit ve imanda eşittirler. Bunların tamamına imanın haricinde farklıdırlar. ( Kişinin mahabbeti, rızası, tevekkülü, korkusu farklı olabilir. Fakat bunları kabullenip bunlara inanması, farklı değil her mü'minde aynıdır.)

39-Allah, kulları üzerine fazlu kerem sahibidir. Adildir. Bazan kulun hak ettiği sevaptan fazlasını, fazlu kerem olmak üzere ona verir. Adalet olmak üzere kulu günahından dolayı azablandırır. bazan fazlu keremiyle onu affeder, azablandırmaz. (Kula azab etmesi, adeletiyle muamelesidir. Kulun amelini kabullenip sevap vermesi ise fazlu keremindendir.)

40-Bütün peygamberlerin (üzerlerine salat selam olsun) şefaat etmeleri haktır. Peygamberimiz aleyhisselatu vesselamın ümmetinden günahkar müminlere ve azabı hak eden büyük günah sahihlerine şefaat etmesi de haktır, gerçektir. (Hadisi şerifte: 'Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler içindir’ buyurmuştur.)
* Amellerin kıyamet gününde terazi ile tartılması haktır Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) havzu kevseri haktır
 

GüLBeYaZ

Ehl-i sünnet
Sp Kullanıcı
21 Ağu 2017
2,433
8,008
41-Kıyamet gününde davalarda iyilikleri vermekle kısas haktır. Eğer o zulmedenlerin iyiliği yoksa, zulme uğrayanın günahının zalimlerinin üzerine yüklenmesi haktır, caizdir. (Buna ahırette iflas denir.)
*Cennet ve cehennem şu anda yaratılmışlardır, ebedi olarak yok olmazlar. Ebedi olarak iri gözlü huriler ölmezler. Allah'ın azabı da sevabı da yok olmaz, ebedidir. (Nimetler bitmez, tükenmez ve eskimez. Azab ta asla hafifletilmez. Hatta derileri değiştirilir ki azabı tadsınlar.)

42-Allahu Teala fazlu kereminden dolayı dilediğini hidayete ulaştırır. Adaletinden dolayı dilediğini saptırır. Allahın saptırması kişiyi yardımsız bırakması demektir. Hızlan: kuldan razı olduğu şeye kulu ulaştırmaması diye tefsir edilir. Bıı hızlan. Allahtan adalettir. Aynı şekilde hızlanda olan kişiyi günahını üzere azablandırması da (Allahın adaletindendir.) (Yani:Adaleti ile muamele ederse kişiyi günahına karşılık azablandırır, yardımsız bırakır. İmana ulaşmak her ne kadar irade i cüziyyemizle alakalı ise de yine bu Allah tarafından ikramdır.)
 
Son düzenleme:

GüLBeYaZ

Ehl-i sünnet
Sp Kullanıcı
21 Ağu 2017
2,433
8,008
43-Şeytan imanı mümin kuldan zorla ve kahren soyup alır. demeyiz. Fakat kul imanı terk edip bırakınca, o taktirde şeytan ondan imanı soyup çıkarır, deriz. (Kişi kendini tehlikeye atarsa, elbette başına gelene katlanacaktır, şeytanın bunda zorlaması ve tesiri yoktur, sadece vesvese verir.)

44-Münker ve Nekirin kabirdeki sualleri haktır. Kabirde ruhun kendi cesedine iadesi haktır. (Ruhu bedenle îrtibatlandırarak kabir hallerinden onu haberdar eder.) Kabir sıkıştırması haktır. Kabir azabı, kafirlerin tamamına ve bazı asi müminler için haktır, caizdir. (Kafirlerin bitmeyen cezaları, göz yummaya başlayınca, başlar. Sonsuza dek devam eder. Günahkar mü'minler için kabir azabı, onun ahırete günahsız çıkması içindir.)

45-Allahın sıfatlarından hangisini, alimler Farsça olarak söylem işlerse. "Farsça el tabiri hariç", ismi yüce Allah için o şeyi söylemek caiz olur. (Başka lisanlar ile Allanın isim ve sıfatlarını kullanmak caiz olur. fakat bu ifade namazda geçerli değildir. Zira İmamı A'zam rahmetullahi aleyhi bu görüşünden son dönemlerinde vaz geçmiştir. Türkçedeki tanrı kelimesi ilah manasındadır. Allah manasında değildir.)
Keyfiyeti bilinmeden ve benzetme olmaksızın "Rabbim yukardadır" denmesi caizdir.
(Rabbim yücedir manasındadır. Mekan kast etmeden ve bîr şeye benzetmeden söylenirse.
 

GüLBeYaZ

Ehl-i sünnet
Sp Kullanıcı
21 Ağu 2017
2,433
8,008
46-Allahm yakınlığı ve uzaklığı, mesafenin kısalığı ve uzunluğu kabilinden değildir. Fakat keramet, değerli olmak ve düşüklük manasındadır. (Filana Allah'a yakındır demek. Allah katında kıymeti vardır.
Filana Allahtan uzaktır demek, Allahın rahmetinden uzaktır, değeri düşüktür.) İtaatkar keyfiyeti bilinmeden Allaha yakındır, asi keyfiyeti bilinmeden Allahtan uzaktır. Yakınlık, uzaklık, yönelmek lafızları dua eden mümin kişiye de söylenir. (Kul Allaha yakın oldu, Allaha yöneldi gibi.)
"Cennette Allahın komşusu olmak. Allahın huzurunda durmak' tabirleri de, diğerleri gibi keyfiyeti bilinmez.

47-Kuran, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) üzerine indirilmiştir. Mushaflarda yazılmıştır. Allahın kelamı olması manasında bütün ayetler, fazilet ve değer bakımından eşittir. Şu kadar var ki bazıları için zikir fazileti, bazıları için zikredilenin fazileti vardır. Ayet’el kürsi misalinde olduğu gibi. Ayet'el kürsi de zikredilen Allahu Tealanın celali, azameti ve sıfatlarıdır. Ayet'el kürside iki fazilet bir araya geldi. Zikir ve zikredilen zat fazileti.

48-Bazı ayetler için sadece zikir fazileti vardır. Kafirlerin kıssaları gibi onlarda zikredilenin bir fazileti yoktur. Onlar kafirlerdir. Aynı şekilde Allahın isim ve sıfatlarının hepsi azamet ve değerde eşittir. Aralarında hiçbir farklılık yoktur.

49-Kasım, Tahir ve ibrahim Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in erkek çocuklarıdır. Fatıma, Rukıyye, Zeynep ve Ümmü Külsüm. peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in kız çocuklarıdır.
 

GüLBeYaZ

Ehl-i sünnet
Sp Kullanıcı
21 Ağu 2017
2,433
8,008
50-Akaid ilminin inceliklerinden bir mesele, bir kişiye kapalı kalsa, o kişi için derhal "Allah indinde doğru olan ne ise ona inanmak" ve sorup öğreneceği bir alim bulana kadar, öğrenmekten geri durmamak lazımdır. Talebi ertelemek ona caiz değildir; o hususta duraklaması ile mazur olmaz, eğer araştırmayıp duraklarsa, önemsemezse, kafir olur. (o mesele bilinmesi, inanılması zaruri lazım olan bir mesele ise.)

51-Miraç haberi haktır. Gerçektir. Bunu reddeden kişi dalalettedir ve bidatçıdır. (İsra'yı inkar eden kafir olur. zira o, ayetle sabittir. Miraç ise meşhur hadislerle sabittir. İnkar eden bid'atçı olur.)

52-Deccaalın çıkması, Yccüc ve Mecücün çıkması, güneşin battığı yerden doğması, İsa (Aleyhisselam) ın gökten inmesi ve diğer kıyamet vaktinin alametlerinden, hakkında sahih haberler (hadisler) bulunan şeylerin hepsinin meydana gelmesi haktır. Ve bunlar (olucudurlar) olacaktırlar.

Allahu Teala dilediğini, dosdoğru yola ulaştırır.
 

Karaton

GÜCÜ DOĞURAN DÜŞÜNCEDİR
Kurucu
27 Ocak 2017
4,299
18,123
Bolu
www.sevgiplatformu.info
tevhid yaratıcıyı birlemek ve dini ona has kılmaktır.
bunun karşısında ki kavram ise şirktir.

yani allah a inanmakla birlikte peşi sıra başka ilahlar edinmek.allahın otoritesinin altında farklı makamlar tayin etmek,put edindikleri şeyleri allahın hükmüne ortak etmek vb kavramlar müşrik inancının en belirgin özellikleridir..
kuranın bir çok ayetinde bu inanışa çok açık örnekler verilmekle birlikte peygamberimizin bu zumrelere karşı girdiği tevhit mücadeleside açıkça anlatılmaktadır.

ben rabbimden bana indirilene uyuyorum.
deki allah hükmüne kimseyi ortak etmez..
dini allah a has kılın.

bakın kuranın indiği toplum öyle kafir inançsız ateist bir toplum değildi..kur an öncesi mekkede kabede namazlar kılınır secdeler edilir dualar yapılırdı.. ancak kuranın ifadesi ile, onlar putlara secde eder ve o putların kendilerini allah a yaklaştıracağını ve kendilerine şefaat edeceklerine inanarak bunu yaparlardı...işte kur an bunu şiddetle reddeder.

burada bizim üzerinde düşünmemiz ve anlamamız gerek şey putların şekli cismi yada fiziki durumu değildir. müşriklerin onlara atfettikleri vasıflar ve ortaya koydukları inanış biçimidir.

şimdi o günkü müşriklerin inanış biçimini alıp günümüze taşıdığımızda putlarımız nedir ne değildir çok açık bir şekilde ortadadır diye düşünüyorum..

onun için tevhid inancı üzerinde çokça düşünmek ve iyice kavramak gerektiğini düşünüyorum ki islam dünyasının en büyük meslesidir bu...ve bir çok meselenin doğuşu tevhid inancının terki ile vuku bulmuş olduğunuda unutmamamız gerekir.
 

Son mesajlar

Cevaplar
2K
Görüntüleme
59K