İdeal Evlilikler Artık Çok Pahalı...

Zübeyde

Sp Kullanıcı
29 Ocak 2017
793
229

Herkesin kafasında bir eş profili var.. Hayalimdeki adam/kadın diye tutturmuş gidiyoruz.. Belki çok klişe olacak ama hangimiz hayallerdeki hanım veya bey/efendi olmayı başarabiliyoruz? Yazdıklarımız, söylediklerimiz ve yaşantımız ne kadar uyuşuyor.. Hayatlarına girdiğimiz insanları değiştirmekten başka gaye edinmiyoruz sanki. Kabullenmek yerine tek doğru benim doğrum mantığı ile dayatmalara gidiyoruz. Kabullenemediklerimizde de bu iş olmaz demeyi bilmiyoruz. Yalnız eş için değil bu söylediklerim elbette. Hayatın her alanında geçerli ama gönül işlerinde biraz daha baskın hale geldi..
Hanım ablamız ferace giymeli.. O feracenin ucu yerlere sürünmeli ve hatta renkli eşarp dahi örtmemeli.. O eşarbın kenarları hep önde olmalı omuzları kapatmalı.. Benim yanımda yürürken hep bir adım arkadan gelmeli. Pantolon kat’iyen giymemeli.. Okumalı ama çalışmamalı.. Benden çok kazanmamalı, hafız olmalı… Gidiyor da gidiyor bu liste.. Uzun uzadıya isteklerine sıralayan beyler hiç kendilerine soruyorlar mı bu isteklerin neresindeyim ben diye? Hep bir hödhödcülük.. Aman çok bir şey istenmesin, aman çok masraf yapılmasın, bu zamanda nerde imanlı kız, bu zamanda nerde gözü yükseklerde olmayan hanım gibi dayatılmış ve ezberletilmiş cümlelerle bezeniyor artık ilişkiler.. Ebu Cehil düğünü yapanlar Hz. Ali ile Hz. Fatıma saadeti arıyorlar..

Beylerin gözü hep yükseklerde.. Güzel olsun, itaat etsin, dili uzun olmasın, çok konuşmasın, bilgili olsun ama benim yanımda bunu belli etmesin.. Hadi hepiniz şu kör olası nefsinizi susturun da öyle okuyun bu yazıyı.. Ben bunu yapmıyorum düşünmüyorum diyen bey neredeyse yok. Her gün okuyor, duyuyor ve şahit oluyorum konuşulanlara.. Evliliklere ve ayrılıklara.. Karşınızdaki hanım sizi büyütsün istiyorsunuz. Kaç yaşına basarsanız basın benim dediğim olacak dayatmasını yapan şimarık çocuklar gibisiniz. Ayaklarınızın sağlam yere bastığı zamanlar var mı var elbet.. Var da iş işten geçmiş oluyor o zamanlarda.. Bırakın size gelen kendi yanlışları ile gelsin. O yanlışları kendi doğrularınızla düzeltmeye çalışmayın.. Bırakın bu yanlışları kişi kendisi telafi etsin. Ben bu yanlışlara tahammül edemiyorum diyorsanız o halde bu yola hiç girmeyin.. Biraz olsun anlayışlı olun abilerim.. Görgünüzü, saygınızı ve sevginizi karşınızdaki hanıma (helalinize) gösterin. Allah’ın emirlerini bilen elbet emanetinin kıymetini de bilecektir güveni ile size kapılarını açmış hanımları hayal kırıklığına uğratmayın. Bırakın tripleri hanımlar atsın. Her şeye rağmen varsanız eğer devam edin bu yolda.. Ben yaparım erkeğim, şartlar bunu gerektiriyor gibi bahanelere sığınmadan yaşayın islamı.. İsteklerimin ne kadarı makul, karşı tarafa bunlar ne hissettirir diye sorun kendinize. Yemeği acısız yap demek yerine ben acılı yiyemiyorum deyin mesela.

“Üzdüğünüz insanların kalbini tekrar kazanmak için saatlerce uğraşmak zorunda kalırsınız. Bunun yerine, yemek ile ilgili fikriniz sorulduğunda ya Peygamberimiz (sav) gibi sessiz kalınız ya da kibar bir şekilde fikrinizi söylemenin yollarını bulunuz. Mesela; ‘yemek güzeldi ama belki bir dahaki sefere ‘x’ eklerseniz, daha lezzetli olabilir’ gibi birşeyler söyleyebilirsiniz.“(1)

Karşınızdaki insan sizin köleniz, yardımcınız, bakıcınız değil.. Olmayacak. O sizin ahiretinize vesile olacak insan.. Cennetinize kapı olacak kadın.. O’na Allah’ın emaneti gözüyle bakmayı öğrenin..
“Biz on beş sene evli kalalım, yedi sekiz çocuğumuz olsun, Sonra ölünce de toprak oluruz diye değil. Nikâhlanalım, cennette keyif süreriz.” diye evleniyoruz. Bu, ucu olmayan bir koşudur… (2)
mantığında olabilmemiz gerekiyor.. Ne isterse istesin, zaten benim kendime ve aileme denk diye seçtiğim hanımın benden isteyeceği şeyler benim ölçülerim dahilinde olacaktır mantığında olun beyler. Aksi taktirde bu kendi seçimlerine dahi güvenmeyen biri olduğunuzu gösterir ve lütfen karşınızdaki hanıma ilgi gösterin. Hakiki bir mümine sizden huzur dışında hiçbir şey istemez.. Onun istediği bir miktar huzur, bir parça sadakat ve biraz güvendir.. Geri kalan her şey bunları çevresinde şekillenir..
Bilmem kaç milyarlık gerdanlık istediler, ev eşyalarını şu markadan yaptılar, nişan alışverişinde şu kadar para harcattılar diye cümleler kurmaya başlıyorsanız evvela karşınızdakini hemen sonra da kendinizi sorulayın.

Ve hanımlar..
Birçok genç kızı töhmet altında bırakan, beyabilerin korkulu rüyası olan, gözü doymak bilmeyen, o gelinliği değil daha pahalı daha gösterişli olanı alınca mutlu olacağını sanan, bilmem kç milyarlık tek taş olmazsa evlenmem, evlensem mutlu olamam diyen hanımlar.. Bu saydıklarımın varlığına inanmıyordum bir zamanlar.. Sonra yaş biraz ilerleyince tabi, bu işlere biraz kıyıdan köşeden girince gördüm ki bu hanımlar kesinlikle hayal ürünü değil.. Bu hanımlar kanlı canlı varlar.. Gerçekten nişan elbisesi, kına elbisesi, gelinliği, bindallısı derken herbişeyi en pahalısından diktiren sonra onları gardrobunun bir köşesinde küflenmeye terkeden, nişan alışverişlerinde bilmem kaç milyarlık makyaj malzemesi aldıran hanımlar var.. Bugün gelin sayfalarına girip bakın.. Alınan malzemelerin fiyatlarına, evlere döşenen takımların şaşaalarına.. İnsan bazen inanamıyor ve inanmak istemiyor.. Ellerimizle mezarımızı süslüyoruz her şeyden habersiz. Kaldırılamayacak borçların altına giriyor sonra da o borçlarla debelenen bir ailede huzur arıyoruz. Bulamıyoruz elbette.. Son çare bizde çalışalım, eve katkımız olsun diyoruz.. Eee canım evlenmek kolay mı diye başlanan ve bize de ezberletilen cümleler var elbette.. Kolay mı evlenmek? Kolay olmalıydı oysa.. Zina bu kadar basit ve bu kadar ucuzken, evlilik kolay olmalıydı.. Anne ve babalar, evladım okusun adam olsun telaşesinden kurtulup rızkı verenin Allah olduğunu kabul etmeliydiler.. Diplomalara tapılmamalıydı. Öyle olsaydı belki bugün ileride rahat eder, okumuş biri ile evlenir düşüncesi ile değil de; tahsilini yapsın, edebini, görgüsünü alsın, evlatlarını bu edeple donatsın düşüncesi ile kız çocukları okutulurdu. Ne farkı var Allah aşkın.. 12 yaşındaki bir ‘çocuğu!’ üç kuruşa bilmem kaç yaşındaki adama satmakla, 23 yaşındaki bir genç kızı onca çeyizliğe satmak arasında.. Aile bu kadar çeyize, paraha, refaha açken hanımabla elbet gelinliğin en kabarık olanını, konseptin en pahalısını istiyor. Evlerimiz padişah evleri gibi süsleniyor.. Evliliğin dışı süslendikçe içi boşaltılıyor. Aker marka eşarp alınacak o nişan bohçasına diye direten kızlar biliyorum. Vallahi bunlar hayal ürünü değil.. Bu kızlar yarın sizin evlatlarınıza anne olacaklar.. Evlatlar yetiştirecekler.. Çünkü modernler.. Çünkü baba evinde böyle bolluk içerisinde yetiştirildiler. Yokluk görmediler. Bu sebeple yemek takımlarını karacadan isterler.. Bir de büyümemiş kızlar var.. Ben gibi, benim gibi.. Ciddiyete gark edilemeyenler.. Hep kendimi yargılıyorum ben zaten yazılarımda.. Kimseye yazmıyorum.. Biliyorum çünkü herkesin nefsine ağır gelecek yazdıklarım..

Biliyorsunuz değil mi, daima imtihan içerisindeyiz.. Allah bazen hayatımıza gönderdikleri ile bazen de göndermedikleri ile bizleri imtihan ediyor..
Vermeyi yaratan, istemeyi de yaratır. Yani Allah, vereceği şeyi istetir. Evet, kabulümüz bu şekilde. Fakat, bazen verilmeyecek bir şeyi de isteyebiliriz, istetilebiliriz. Bunun böyle olmasında da “istediği şey verilmediğinde bakalım nasıl davranacak” imtihanı gizlidir.Her şeyin imtihan olduğu bir dünyada istemekte böylelikle imtihan olabilir. Neyi ne zaman isteyeceğimize dikkat etmek gerekiyor bu yüzden.. Dört dörtlük bir hanım/bey isteyebiliriz evlilik için.. Peki biz bu evliliğin neresindeyiz.. Dörtte kaçlık bireyleriz?

Olgun bir müslüman bilir ki:
İyi bir şey olduğunda bunda bir hayır vardır. Kötü bir şey olduğunda bunda da bir hayır vardır ve her ikisi de birer imtihandır.

O halde nasıl bir imtihana maruz kalırsak kalalım bize düşen sükunetle ve özveri ile sonucunu beklemek olacaktır.. Pişman oalcağımız cümleler sarfetmek yerine kararlılıkla susmayı denemeliyiz.
“Şeytan bir gün Hz. İsa (as)‘ın yanına gelip der ki:
- Ey İsa! madem Rabbin'e bu kadar güveniyorsun, at bakalım kendini şu uçurumdan, seni kurtaracak mı?
Hz. İsa (as) cevap verir:
- Ey İblis! kul Rabbini imtihan etmez!” Rabbimizi imtihan etmeye teşebbüs etmeyelim..
Artık inanamıyoruz; ama inanana inanıyoruz. Artık sevemiyoruz; yalnızca seveni seviyoruz. Artık ne istediğimizi bilmiyoruz, ama bir başkasının istediğini isteyebiliyoruz.. Müjdeleyelim nefret ettirmeyelim ancak sevdirelim diye de yeni din icat etmeyelim lütfen.

(1) Şeyh Hasan Ali
(2) Nureddin Yıldız

uzun bi yazı ama güzel..
 

mümine

Sp Kullanıcı
3 Şub 2017
286
307
Günümüzün en derin yarası deginmissin teşekkür ederim zübeydem
Rabbim yar ve yardımcımız olsun gençlerimizin evlenme yaşı kızlar 27-30 erkler 30 36 oldu bu yaştan sonra ne zaman evlenecek ne zaman çocuk yapacak işin acı tarafı ebeveyn lerin gençleri teşvik etmemeleri üstelik birde engel oluyorlar
genç bir kızımıza tanıştım 27 yaşında yeni sözlenmis neden bu kadar geç dedi eşim
kızcağız amca ailem iş bulmadan atama olmadan olmaz dediler zor ikna ettik diyor üzücü bir durum
 

Qasem

Sp Kullanıcı
18 Şub 2017
3,530
527
En iyisim hayatı böyle sona erdirmek...
Fıtrat üzere devqm etmek...

Bilgi - İnanç - Eylem
 

Asi ve Mavi

Sp Kullanıcı
30 Ocak 2017
5,702
1,387
bende bir tuhaflık var galiba bilemedim:) hanımlar kısmını okuyunca yani
beyleri memnun etmek o kısma hiç girmeyeyim bile:)
 

Sükutu LeyL

Sp Kullanıcı
16 Nis 2017
1,001
5,491
Nasip kısmet ama,şimdiki nesil çok rahat.
Sorumluluk almak istemiyorlar.
Evlilik yaşları bu yüzden ilerledi
Kızların gözü yükseklerde gösteriş peşindeler
Allah yardım etsin inşallah
 

Karaton

GÜCÜ DOĞURAN DÜŞÜNCEDİR
Kurucu
27 Ocak 2017
4,299
18,123
Bolu
www.sevgiplatformu.info
Günümüzün en derin yarası deginmissin teşekkür ederim zübeydem
Rabbim yar ve yardımcımız olsun gençlerimizin evlenme yaşı kızlar 27-30 erkler 30 36 oldu bu yaştan sonra ne zaman evlenecek ne zaman çocuk yapacak işin acı tarafı ebeveyn lerin gençleri teşvik etmemeleri üstelik birde engel oluyorlar
genç bir kızımıza tanıştım 27 yaşında yeni sözlenmis neden bu kadar geç dedi eşim
kızcağız amca ailem iş bulmadan atama olmadan olmaz dediler zor ikna ettik diyor üzücü bir durum
Ablam gömmüş bizi bu konuda toprağı atmış çiçeği dikmiş:))
Abal öyle değil o işler yaw :)
Konu sahibi Zübeyde kardeşimize de teşekkürler:)
 

İklil

"Hissedilen her şeye cümle kurulamıyor."
Sp Kullanıcı
20 Şub 2017
8,315
29,296
Herşey nasip herşey kısmet Önemli olan anlaşabilmek sevgi ve sayğı çerçevesini yıkmadan bir ömür evliliğini sürdürebilmek ..Bizde bir laf vardır Allah gördüğünle göçürsün ..
 

Son mesajlar

Cevaplar
2K
Görüntüleme
59K