İctihat, müctehidin gerek Kur'an ayetlerinden ve gerekse Sevgili Peygamberimiz'in sözlerinden bir konu ekseninde hüküm çıkarıp kanaatini ya da yorumunu ifade etmesine denir. İctihatla, bir konuyu "farz" ya da "haram" demişlerse, bunlara ictihadi farz ya da haram ya da fıkhen farz ya da haram denir. Şari'nin açık seçik ifade ettiği haram ya da helal şeklinde değildir fıkhen farz ya da haram.
Diyorsunuz ki, "Neden ihtilaf ediyorlar?" Ya, birisi Ebu Hanife, diğeri İmam Şafi, diğeri Suyuti, diğeri Ahmet b Hanbel vs ve nice diğer alimler. Usulleri farklı, bakış açıları farklı, düşünceleri, mes'eleleri mütalaa edişleri farklı vs. Yani, ikisi ya da dördü ya da daha fazlası "aynı insan" değil ki, zihinsel olarak vs. Yani, aralarında ihtilaf olması gayet normal ve bu ihtilaf fıkıhçılara has da değil, tıpçılar da, hadisçiler de, tefsirciler de, kelamcılar da ihtilaf etmişler. Gayet normal.
"Hanımın tek başına hacca gitmesi" meselesine gelince, düşünün İstanbul'dan bir hanım kalkacak Mekke'ye gidecek. Evinizin önünde deveyi ya da atı hazırladınız, kumanyaları yüklediniz, "hadi hanım buyur, hacca git" dediniz. Kadın gider mi? ---))) Kadın değil erkek gidemez. ---))) Yani, bu şekilde bir kadın dağlardan aşarak başka bir köye bile gönderilmez. ---))) İctihada gerek yoktur. Dahası, 90 km dediğiniz bir yere eskiden eşekle, atla, deveyle gidiliyordu ve yollarda meskun mahaller yoktur. Düşünün evden çıktığınızda 200 metre sonra ıssız bir yola giriyor, 90 km sonra meskun mahalli bir köye ulaşacaksınız, böyle bir yere kadın gider mi? Ya da erkek hanımını yollar mı? Ya da her erkek gidebilir mi yalnız? --)) Yani, böyle bir ortamda ne Hanefi'yi ne de Şafi'yi dinlersiniz kadın ve erkekler olarak.. --))) Gtmezsiniz, gidemezsiniz, çekinirsiniz...
Bir de şu vardır: Allah, erkeği sorumlu tutmuş ve çalışma görevini ona farz kılmıştır. Kadının çalışması hizmete yöneliktir mahrem husus ve konularda (ebelik, hemşirelik, doktorluk vs). Dolayısıyla İslam'ın hakim olduğu beldelerde dışarıda fevc fevc erkekleri, erkek gruplarını görür, cadde ve sokaklarda yapayanlız, öylesni dolaşan kadınlar göremezsiniz. Dolayısıyla, kadın yalnız yolculuğa çıktığında mahremi olan bir kadınla karşılaşıp zaruri hallerde onlardan destek alacak bir ortamla karşılaşamayacaktır. Çünkü, kadın dışarıda erkekleri görecek hanımlarla karşılaşmayacaktır. Çünkü hanımlar ya evlerindedir ya da mahremleriyle zaruri sebeplerle dışarıdadırlar. Buradan da baktığınızda kadının yalnız seyahata çıkması çok hoş olmaz. Erkek için de bu geçerlidir. Erkek falan yere çalışmaya gittiğinde o da doğal olarak kadınlarla karşılaşmayacaktır. O da erkeklerle karşılaşacaktır. Dolayısıyla onun dışarıda yer alması (ahlaki) yönden bir sıkıntı oluşturmayacaktır. Ve evindeki hanımının kalbi de "cızz" etmeyecektir. Günümüzde "ahlaki tehlike" olarak kadın ve erkek eşittir. Çünkü erkek başka bir yere çalışmaya gittiğinde ya da yolculuğa çıktığında kadınlarla iç içedir. Yani, caddede, çevrede, mahalde kadınlar da vardır çalışan, çalışmayan vs. Yani, erkeğin evden uzak falanca yerde şu kadar durması ya da şu kadar yolu seyahat etmesi esnasında ahlaki zaafiyet içerisine düşebilir. Yani zinanın ya da ahlaki zaafiyetin kadını ve erkeği olmaz ki. Yani buradan meseleye baktığınızda günümüzde seyahat ve uzak beldelerde şu kadar gün çalışmak erkekler için de dinen sağlıklı değildir. Bu hadise hac için de geçerlidir. Çünkü erkek hacca da yol alsa grubunun bulunduğu insan sayısı diyelim 50'dir. Bunun belki yarısı kadındır. ---)))) Ne olacak şimdi..? Kadın tehlikeye düşer de erkek düşmez mi? --)) Erkek düşünce tehlikeye bu normal kadın için anormal mi? Yani bu parağraf içerisinde son cümle olarak şunu ifade edeceğim. Müctehid imamlar İslam'ın hakim olduğu beldelerde fetvalarını vermişlerdir.
Ya günümüzde, hiçbir kadın atına, eşeğine, devesine binip de İstanbul'dan Mekke'ye tek başına gitmez. Ve gitmiyor da zaten... Düşünün kafile 5 gruptan oluşur ve komple 250 civarındadır insan sayısı. Bunun 125'i kadındır. Dolayısıyla bir kadın bu kadarlık kadınlarla haccına yol alır ki, 125 kadının 50 civarı falan da kocaları yanında olmayan, ölen, dul ya da hiç evlenmemiş kadınlardır. Düşünün bir kadın yalnız başına Mekke'ye gidecek deveyle, orada kimseyi tanımayacak, kendisine çadır kiralayacak vs. orada şu kadar kalacak. Yani böyle bir durumda hiçbir kadın oraya yol almaz. Aylar sürecek bir yolculuktur bu. Günümüzde ise, kafile içerisinde ve bir sürü kadınların bulunduğu ortamda ve önceden kalacak yerler belirlenmiş, hastaneler belirlenmiş bir şekilde buradan uçakla yol alır 2.5 saatte oraya varırsınız. Ve tanıdığınız kadınlarla haccınızı yapar dönersiniz. Ve hiçbir tehlike de oluşturmaz. İmam Şafii'nin ictihadına da uygundur. Ebu Hanife bugünkü manzarayla karşılaşmış olsaydı fetvasını daha farklı sunardı diye düşünüyorum.
Netice:
Bugünkü seyahatlar kadın için de erkek için de eşit şartlarda tehlikeye sahiptir ya da eşit şartlarda meşruluğa sahiptir...