Kısa notlar/Faruk beşer

Mücadele etmek, çatışmak anlamında
Cebelleşmek diyorlar, yanlış.
Cebel dağ demektir, cebelleşmek dağlaşmak olur.
Bunun anlamı var mı?
Yazarken Word bile bunu yanlışı gösteriyor.
Doğrusu cedelleşmektir.
Cidal, çatışma mücadele etme demek.

Lût (sa) Kavmi sapık ilişkilere dadandılar:
*
'Ve kararı verilmiş bir azap bir sabah erkenden onlara geliverdi'. (Kamer/54, 38)
*
‘Kararı verilmiş azap’:
Sabit hale gelmiş, hep böyle devam edecek olan anlamına da gelir.
Buna göre böyle sapık ilişkilerin arttığı her topluma benzer belaların geleceğine işaret edilmiş olur.

Günahlardan sakınmak negatif ibadetlerdir
Hiç bir şey yapmamakla ibadet yapılmış olur.
Yani aslında çok kolaydır
Nefse ve şeytana bir çalım atmak yeterlidir
Ve bir günahtan sakınmak
Eşdeğer bir ibadeti yapmaktan daha sevaptır
Çünkü:
"Def'i mazarrat celb-i menafi'den evladır"

Namazda safları sık tutmanın
İnsanları birbirine nasıl kaynaştırdığını
Korona safı ile namaz kıldığımızda anlıyoruz.

Me'aric Suresinde peş peşe:
‘Namaz kılanlar,
Namazlarına devam edenler,
Namazlarının hakkını verenler’ (22, 23, 24) ayetleri vardır.
*
İşte bu özellikler hepsi birden
‘Namazı dosdoğru kılma’ anlamına gelir

Resulüllah'tan (sa) Muhteşem bir ölçü:
*
[عن عبدالله بن مسعود:] "إنَّ الصِّدْقَ يَهْدِي إلى البِرِّ، وإنَّ البِرَّ يَهْدِي إلى الجَنَّةِ، وإنَّ الرَّجُلَ لَيَصْدُقُ حتّى يُكْتَبَ صِدِّيقًا، وإنَّ الكَذِبَ يَهْدِي إلى الفُجُورِ، وإنَّ الفُجُورَ يَهْدِي إلى النّارِ، وإنَّ الرَّجُلَ لَيَكْذِبُ حتّى يُكْتَبَ كَذّابًا" مسلم
*
‘Dürüstlük/sıdk insanı iyiliğe götürür, iyilik de cennete götürür. Kişi dürüst olmayı sürdürür ve nihayet sıddîk olarak yazılır. Yalan ise insanı günaha/fücura götür, fücur ise ateşe götürür. Kişi yalan söylemeyi sürdürür ve nihayet Allah katında kezzab olarak yazılır’.
Çok yalan söyleyen anlamındaki ‘kezzab’ ‘sıddîk’in zıddıdır.

مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا (23)
'Müminlerden öyle erler var ki, Allah’la olan sözleşmelerine bağlı kaldılar; bir kısmı adağını ödedi, bir kısmı da bekliyor. Hiçbir değişiklik yapmadılar. (Ahzab 23).

الرَّحْمَنُ (1)
عَلَّمَ الْقُرْآنَ (2)
خَلَقَ الْإِنْسَانَ (3)
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ (4)
1.Rahman
2.Kuran’ı öğretti,
3.İnsanı yarattı,
4.Ona beyanı öğretti.
Yani bunlar Allah’ın Rahman olma vasfının bir sonucudur.
Allah’ın beyanı öğrettiği insan sadece Resulüllah olabilir, çünkü onun asıl görevi Kuran’ı beyan etmekti ama bununla Hz. Âdem başta olmak üzere bütün insanların kastedilmiş olması insanı teşrif için daha anlamlıdır. Beyan hem sözlü hem fiili açıklama ve anlaşılır kılmadır. İnsanın konuşma ve duygularını ifade edebilme kabiliyeti de bir beyandır. Sureye henüz başlanırken insan için en büyük nimetler olan Kur’an ve beyan zikredilmiştir. Allah’ın insana öğretmesi ve ona öğrettiklerini anlama kabiliyeti vermesi, bunu onun fıtratına koyması olarak anlaşılabilir. Ayrıca insanın değeri beyan etme gücüyle doğru orantılıdır.

İnsanı Allah yolunda olmaktan alıkoyan
Önemli bağlardan biri, toprak, çift ve çubuktur
Hicret bu bağı kırıp yoluna devam edebilmektir

Resulüllah'ın (sa):
‘Ben sadece güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim’
Buyurduğunu bilmeyenimiz var mıdır?
Neden o halde en büyük problemimiz de
Ahlak problemidir?
Ya bildiğimizi anlamamışız
Ya da onun yolunda değiliz
Yani iyi bir mümin değiliz.
Başka ne olabilir?