Özgün Konu Mukabele...

Tahsin EMİN

"Özlem" için "Ümit..."
Sp Kullanıcı
23 Ara 2020
2,783
8,467
Peygamberimiz'in her sene Ramazan Ayları'nda Kur'an'dan ezberlediklerini Cebrail (AS)'a arzederlermiş,
Oradan günümüzde daha çok Ramazan'da icra edilen "mukabele" diye bir gelenek hasıl olmuş.
Günah mı, değil,
Kötü mü, değil,
Sevap mı, elbet de sevaptır...
Ben de geleneği kıramıyorum...
Birilerine de sözüm geçmiyor...
Sözün geçse de sen bir kalıyorsun,
100 hoca karşıda zaten ümüğünü sıkıyorlar,
Cemeat de pireler üzerinde dikenleşiyor...
Okuyorum, benim de Kadir Gecesi'ne kadar, 4 hatim bitirmem gerekiyor..
3 hatimde Neml Suresi'ndeyim...
1 hatimde de Meryem Suresi'ndeyim...
Okuyorum, okutturuyorlar ama...
Şurasını bari açık açık söylüyorum...
Siz ne kadar bu hali, Dinin özü gibi bilseniz de...
Bu hal Din'in özü falan değildir...
Sevabı vardır... Bir de okumanız hızlanır... O kadar diyorum...
Dinin özü diyorum, okumaktan ziyade O'na ittiba etmek...
Ve okunması gereken yerde okumaktır aslolan diyorum ki bu okuma farz'dır... Zorunludur...
İtiraz edilmez bir okumadır...

Bunları niçin yazdım...

Şunun için yazdım...
Peygamberimiz her sene Ramazan ayı'nda bu mukabeleyi (624-632 yılları arası, 8 sene),
Cebrail'e arzetmiş ise...
Ve Peygamberimiz de bize ve diğer insanlara benzemediğine göre...
Neden Peygamberimiz'in ölümünden önce "Elinde, evinde, hanesinde, üzerinde yazılı Kur'an ayetlerini getirsin" neden denildi ki..?
Tabi, Kur'an'ın kitap haline getirildiği dönem bilgisi de karışık bir durumu ifade ediyor...
Kitap halinde olmasa da bugünkü haliyle Kur'an yaprakları bir araya dizilmişti... Ben bu bilgiyi önemsiyorum, doğrusunun da bu olduğunu düşünüyorum...

Bir başka şeyde...

Bizim "olmazsa olmaz" gördüklerimizi ve bildiklerimizi bu meselelerden dolayı birbirimize demediğimizi bırakmadığımız şeylerde...
Peygamberimiz ve Sahabe gayet "rahat" bir pozisyonda, bu konuları çok da dert edinir bir halde değilmiş, öyle görülüyor...
Yani, zamanı Peygamberimiz'in dönemine canlı canlı saramayınca ne oldu ne bitti, açık açık bilemiyoruz...
Hal böyle olmasına rağmen:
KUR'AN baştan sonra şeksiz ve şüphesiz Allah kelamı olarak ifade edilmiş,
O'nun kendisi, ayet ve sureleri "rivayet" modunda takdim edilmemiş, anlaşılmamıştır...
Aykırı hiçbir kelam da çıkmamıştır...
O yazılmış, korunmuş ve indiği gibi de orijin yapraklara geçilmiş ve yorumu ihtiva edecek cümle ve kelimelerden tamamen uzak tutulmuştur...

O'ndan hariç her bilgi, Dini de olsa "rivayet" modunda bizlere ulaşmıştır... Hadisler de dahil...
Rivayet de "yorum" kaçınılmazdır...
Ben 10 sene evvel bir hocamın şu konuda kullandığı cümleleri hocamın ağzından çıktığı kelime ve cümlelerin aynısıyla,
10 sene sonra o cümleleri bir başkasına ulaştıramam... Bu mümkün de değildir...
Konunun ve muhtevanın bütünlüğünü bozmayacak derece kendi cümlem ve kelimelerle ise o hali ifade edebilirim...
Tabi, "muhtevayı" bozmadığım da tartışılır...
İşte "rivayet" moduna Kur'an asla düşürülmemiştir...
Bu husus da aykırı bir kelam ifade eden de olmamıştır...
Selamlar...
 
  • Beğen
Tepkiler: Eylül Başak

Son mesajlar