NEZAKET NEDİR?
Nezaket "başkalarına karşı incelikle davranma, incelik, terbiye, edep, kibarlık, naziklik" anlamlarına gelir.
Nezaket, insanlara saygılı ve seviyeli yaklaşma, kötü davranışlardan sakınmaktır. Her durumda karşısındakine erdemli bir tutum takınmaktır.
Bu ahlaki erdem, zarafet, incelik, saygı ve sevgi sahibi olmak, hoşgörü, yumuşaklık, tevazu, sade olmak, empati gibi birçok kavramı içerir.
İnsanları incitmekten sakınan, başkalarının huzur ve mutluluğuna katkı sağlayacak şekilde söz ve davranışlarda bulunan kimselerin ise nezaketli olduğunu söylememiz mümkündür.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN DİLİNDEN YÜCE AHLAKI
SOSYAL YAŞAMIN TEMELİNİ OLUŞTURAN DAVRANIŞ
Nezaket, toplumlar arası ilişkiyi geliştiren ve yönlendiren önemli unsurlardan biridir. Sosyal yaşamın temelini bu nezaket kuralları oluşturur. İnsanların saygı, sevgi temeline dayanan ilişkilerini yürütebilmesi için öğrenilmesi ve öğretilmesi gereken geçmişten gelen önemli kurallar bütünüdür.
Bir arada yaşamın belirli kuralları vardır. İnsanlar, nezaket ölçülerine riayet ettiği ölçüde birbirlerini sever, sayar ve mutlu bir hayat yaşar. Selâmlaşma, vedalaşma, sofra düzeni, yeme-içme alışkanlıkları gibi nezaket kuralları da sosyal yaşamın en önemli iletişim araçları arasında yer alır.
Nezaket esaslarına riayet edildiği ölçüde insanlar birbirlerini sayar, sever ve huzur içinde yaşarlar. Nezaket ölçülerini aşarak sağlıklı bir sosyal nizamı temin etmek mümkün değildir.
Ömrümüz, iyilik yolculuğundan ibarettir. Nezaket, adalet, merhamet, samimiyet gibi pek çok unsuru da içerisinde barındırır. Her insanın kalbinde var olan iyilik tohumunun yetişmesi de ancak kişinin kendi elindedir. Nezaket ve merhamet ile ona can suyu verebilirsiniz.
İSLAM'A GÖRE NEZAKET
İslam'da Müslümanların hayatına samimi ve gösterişten uzak bir nezaketin hâkim olması istenir. Giyim-kuşam, insanlar arası ilişki gibi her türlü söz ve tavırda bu halin hakim olması gerekir.
"Mü'min; insanları kötüleyen, lânetleyen, kötü söz ve çirkin davranış sergileyen kimse değildir." (x) (Tirmizî, Birr, 48)
Peygamber Efendimiz (sav) bu hadis-i şerifiyle nezaketin dile yansıyan boyutunu ifade eder. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de de yüce Allah şöyle buyurur: "Sen onlara sırf Allah'ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah'a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever. Bize dair kötü bir davranışta bulunsa dahi imkan ölçüsünde iyilikle mukabele edilmesi gerekir. Çünkü bir şekilde bu iyilik ona sirayet edecektir." (Âl-i İmrân suresi, 159. ayet)
İnsanların nezaket içerisinde olması onları bir düzen, doğru ve ihlâslı davranışlarla birbirine kenetler. Kişilerin temiz fıtratını gün yüzüne çıkarır.
PEYGAMBERİMİZİN HAYATINDAN NEZAKET ÖRNEKLERİ
Peygamber Efendimizin (sav) hayatı ise pek çok şeyde olduğu gibi nezaket konusunda da en güzel örneği oluşturur. Kimseye hiçbir zaman kaba davranmamış, kötü muamelede bulunmamış, haksızlık etmemiş ve kötü bir söz sarf etmemiştir.
Yüce Allah, peygamberleri kullar arasından seçmiş ve onların örnek olması bakımından peygamberlere pek çok vasıf vermiştir. Böylece onların günlük yaşamda diğer bireylerle olan ilişkileri, aile içi yaşamlarında ya da mesleki hayatlarındaki tutumları, dini davranışları diğer insanlar için birer örnek teşkil etmiştir.
Allah, Kur'an-ı Kerim'de Resul-i Ekrem Efendimizi (sav) insanlara örnek olarak tanımlamış ve onun bu vasıfları ayette şöyle zikredilmiştir:
"İçinizden Allah'ın lutfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar, Allah'ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah'ta güzel bir örneklik vardır."
Peygamber Efendimiz (sav) kendisine soru sorulduğu zaman en güzel şekilde cevap verirdi. İnsanlara son derece nazik davranır, iyilik yapıldığında teşekkür ederdi. "İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a da şükredemez." (Tirmizi, Birr, 35; Ebu Davud, Edeb, 12) buyurarak Müslümanları da teşvik ederdi.
Enes bin Malik (ra), Peygamber Efendimizin (sav) yanında yetişen sahabilerden biriydi. Bundan dolayı insanlarla nasıl iletişime geçeceğini bizzat en güzel kaynaktan öğrendi. O'nun (sav) eşsiz nezaketini şöyle anlatır: "Allah Rasûlü yolda bir kimseye rastlayıp onunla konuştuğu zaman, o kimse dönüp gidinceye kadar mübarek yüzünü ondan çevirmezdi, önce kendisi dönüp gitmezdi. Birisiyle tokalaştığı zaman, karşısındaki elini çekinceye kadar o elini çekmezdi. Hiçbir zaman onun dizlerini, yanında oturan kişinin dizlerinin önünde görmedik."
İnsanlara büyük değer veren yolda karşılaştığı kişilere selam verir ve dua ederdi. Kibirlenme, büyüklük göstermezdi. "Ey insanlar! Hepiniz ademdensiniz, adem ise topraktandır. İnsanlar tarağın dişleri gibi birbirine eşittir. Kimsenin diğerine takva dışında üstünlüğü yoktur" diyerek herkesin eşit haklara sahip olduğunu belirtirdi.
Sözün en güzeline ilk önce en yakınlarımız, ailemiz layıktır. Ömür boyu sevgi, huzur ve güvenin oluşması ancak böyle mümkün olur. Peygamber Efendimiz de bundan dolayı "Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım." (Tirmizî, Menâkıb, 63) buyurur.
Nezaket "başkalarına karşı incelikle davranma, incelik, terbiye, edep, kibarlık, naziklik" anlamlarına gelir.
Nezaket, insanlara saygılı ve seviyeli yaklaşma, kötü davranışlardan sakınmaktır. Her durumda karşısındakine erdemli bir tutum takınmaktır.
Bu ahlaki erdem, zarafet, incelik, saygı ve sevgi sahibi olmak, hoşgörü, yumuşaklık, tevazu, sade olmak, empati gibi birçok kavramı içerir.
İnsanları incitmekten sakınan, başkalarının huzur ve mutluluğuna katkı sağlayacak şekilde söz ve davranışlarda bulunan kimselerin ise nezaketli olduğunu söylememiz mümkündür.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN DİLİNDEN YÜCE AHLAKI
SOSYAL YAŞAMIN TEMELİNİ OLUŞTURAN DAVRANIŞ
Nezaket, toplumlar arası ilişkiyi geliştiren ve yönlendiren önemli unsurlardan biridir. Sosyal yaşamın temelini bu nezaket kuralları oluşturur. İnsanların saygı, sevgi temeline dayanan ilişkilerini yürütebilmesi için öğrenilmesi ve öğretilmesi gereken geçmişten gelen önemli kurallar bütünüdür.
Bir arada yaşamın belirli kuralları vardır. İnsanlar, nezaket ölçülerine riayet ettiği ölçüde birbirlerini sever, sayar ve mutlu bir hayat yaşar. Selâmlaşma, vedalaşma, sofra düzeni, yeme-içme alışkanlıkları gibi nezaket kuralları da sosyal yaşamın en önemli iletişim araçları arasında yer alır.
Nezaket esaslarına riayet edildiği ölçüde insanlar birbirlerini sayar, sever ve huzur içinde yaşarlar. Nezaket ölçülerini aşarak sağlıklı bir sosyal nizamı temin etmek mümkün değildir.
Ömrümüz, iyilik yolculuğundan ibarettir. Nezaket, adalet, merhamet, samimiyet gibi pek çok unsuru da içerisinde barındırır. Her insanın kalbinde var olan iyilik tohumunun yetişmesi de ancak kişinin kendi elindedir. Nezaket ve merhamet ile ona can suyu verebilirsiniz.
İSLAM'A GÖRE NEZAKET
İslam'da Müslümanların hayatına samimi ve gösterişten uzak bir nezaketin hâkim olması istenir. Giyim-kuşam, insanlar arası ilişki gibi her türlü söz ve tavırda bu halin hakim olması gerekir.
"Mü'min; insanları kötüleyen, lânetleyen, kötü söz ve çirkin davranış sergileyen kimse değildir." (x) (Tirmizî, Birr, 48)
Peygamber Efendimiz (sav) bu hadis-i şerifiyle nezaketin dile yansıyan boyutunu ifade eder. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de de yüce Allah şöyle buyurur: "Sen onlara sırf Allah'ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah'a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever. Bize dair kötü bir davranışta bulunsa dahi imkan ölçüsünde iyilikle mukabele edilmesi gerekir. Çünkü bir şekilde bu iyilik ona sirayet edecektir." (Âl-i İmrân suresi, 159. ayet)
İnsanların nezaket içerisinde olması onları bir düzen, doğru ve ihlâslı davranışlarla birbirine kenetler. Kişilerin temiz fıtratını gün yüzüne çıkarır.
PEYGAMBERİMİZİN HAYATINDAN NEZAKET ÖRNEKLERİ
Peygamber Efendimizin (sav) hayatı ise pek çok şeyde olduğu gibi nezaket konusunda da en güzel örneği oluşturur. Kimseye hiçbir zaman kaba davranmamış, kötü muamelede bulunmamış, haksızlık etmemiş ve kötü bir söz sarf etmemiştir.
Yüce Allah, peygamberleri kullar arasından seçmiş ve onların örnek olması bakımından peygamberlere pek çok vasıf vermiştir. Böylece onların günlük yaşamda diğer bireylerle olan ilişkileri, aile içi yaşamlarında ya da mesleki hayatlarındaki tutumları, dini davranışları diğer insanlar için birer örnek teşkil etmiştir.
Allah, Kur'an-ı Kerim'de Resul-i Ekrem Efendimizi (sav) insanlara örnek olarak tanımlamış ve onun bu vasıfları ayette şöyle zikredilmiştir:
"İçinizden Allah'ın lutfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar, Allah'ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah'ta güzel bir örneklik vardır."
Peygamber Efendimiz (sav) kendisine soru sorulduğu zaman en güzel şekilde cevap verirdi. İnsanlara son derece nazik davranır, iyilik yapıldığında teşekkür ederdi. "İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a da şükredemez." (Tirmizi, Birr, 35; Ebu Davud, Edeb, 12) buyurarak Müslümanları da teşvik ederdi.
Enes bin Malik (ra), Peygamber Efendimizin (sav) yanında yetişen sahabilerden biriydi. Bundan dolayı insanlarla nasıl iletişime geçeceğini bizzat en güzel kaynaktan öğrendi. O'nun (sav) eşsiz nezaketini şöyle anlatır: "Allah Rasûlü yolda bir kimseye rastlayıp onunla konuştuğu zaman, o kimse dönüp gidinceye kadar mübarek yüzünü ondan çevirmezdi, önce kendisi dönüp gitmezdi. Birisiyle tokalaştığı zaman, karşısındaki elini çekinceye kadar o elini çekmezdi. Hiçbir zaman onun dizlerini, yanında oturan kişinin dizlerinin önünde görmedik."
İnsanlara büyük değer veren yolda karşılaştığı kişilere selam verir ve dua ederdi. Kibirlenme, büyüklük göstermezdi. "Ey insanlar! Hepiniz ademdensiniz, adem ise topraktandır. İnsanlar tarağın dişleri gibi birbirine eşittir. Kimsenin diğerine takva dışında üstünlüğü yoktur" diyerek herkesin eşit haklara sahip olduğunu belirtirdi.
Sözün en güzeline ilk önce en yakınlarımız, ailemiz layıktır. Ömür boyu sevgi, huzur ve güvenin oluşması ancak böyle mümkün olur. Peygamber Efendimiz de bundan dolayı "Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım." (Tirmizî, Menâkıb, 63) buyurur.