GİRİŞ
İnsan fitratinin tasvib ettigi inanc istemini emrederken, kulu Rabbine ulaştiran ibadet şeklini teşvik ederken, din ve dünya işlerini ahenkli bir şekilde düzenleyen ve böylece insani hem ahirette hem de bu dünyada mutlu kilan, bir düzene yöneltirken veya insanlari birbirlerine kardeşlik ve muhabbet baglari ile baglayan ve bu suretle onlari şeref ve azametin zirvesine yükselten ahlak kaidelerine yönlendirirken oldugu gibi, Kur´an-i Kerim´in her ayeti, daima bir hikmete mebni olarak inmiştir.
Kur´an-i Kerim´de bazi olaylarin hemen akabinde, nazil olmuş ayetler vardir. Bu olaylarin vuku bulmasi, ayetlerin inmesini gerekli kilmiştir. İşte ayetlerin inmesine yolacan bu olaylara tefsir ilminde “Esbabu´n-Nuzul”adi verilir.
Nuzul sebebi ; Hz. Peygamber (s.a.v.) zamaninda vuku bulan, Allah hükmünü aciklayici, bir veya daha cok ayetin inmesine sebeb olan bir olaydan, yahut hazir bulunanlardan biri tarafindan Hz. Peygamber (s.a.v.)´e yönetilen bir sorudan ibarettir ki, işte bu soruya cevap teşkil etmek üzere bir yxa da daha cok ayet nazil olmuştur.
Kur´an-i Kerim´de her ayetin, nuzulunu gerekli kilan bir sebeb mevcut degildir. Nuzul sebebi olan ayetler oldugu gibi olmayanlar da vardir. İşte bu sebebledir ki, alimler, Kur´an-i Kerim´i bu yönden iki kisma ayirmişlardir. Birincisi, dogrudan herhangi bir sebeble bagli olmaksizin nasil olan ayetler ki, ayetlerin büyük bir kismi böyledir. İkinci ise, belli bir sebebe bagli olarak nazil olan ayetlerdir.
Olay, ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) devrinde vuku bulmuşsa ayetler icin bir nuzul sebebi olarak kabul edilir. Önceki peygamberler zamaninda meydana gelen ve bize Allah tarafindan Kur´an-i Kerim´de anlatilan, eski ummetlerin peygamberini yalanlamalari ve bu yüzden ilahi azaba dücar olmalari ile ilgili olaylara gelince, bu olaylar ayetlerin nuzulu icin bir sebeb kabul edilmezler.
Ayni şekilde, Kiyamet gününe ait durumlar ve o gün insanlarin karşilaşacaklari nimet ve azab gibi Allah´inbize Kur´an-i Kerim´de haber verdigi istikbale dair olaylar da nzul sebeblerinden sayilmazlar.
Nuzul sebeblerini bilmek icin takib edilecek yegane yol, Hz. Peygamber (s.a.v.)´in sözlerini işitmiş, ayetlerin inişine şahid olmuş ve dolasiyla onlarin hangi şartlarda ve nicin indigini bilmiş olan sahabeden yapilacak sahih nakilden ibarettir.
İmam el-Vahidi bu konuya işaret ederek şöyle der :
“Kur´an ayetleinin nuzul sebebleri hakkinda söz söylemek, ancak Kur´an´in inişine şahid olan, sebeblere vakif bulunan ve sebebleri bilmek icin gayret gösterip araştirmada bulunan kimseleren rivayet etmek ve duymak suretiyle caiz olur.”
Din, bu ilimde, bilmeden konuşup da hataya düşen kimseyi cehennem ateşiyle tehdit etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur :
“Kim bilmeden Kur´an hakkinda yalan söylerse, cehennemdeki yerini hazirlasin”(Hadis-i Şerif, Ahmed b. Hanbel ve Tirmizi rivayet etmiştir.)
İmam ez-Zerkeşi ise bu konuda şunlari söyler :
“Nuzul Sebebi, sahabenin bilebilecegi bir şeydir. Cünkü onlar, ayetlerin inmesine yolacan durum ve olaylari kuşatan karinelere (sebeblere) vakif bulunmaktadirlar.”
(Esbab-i Nuzul- Abdulfettah el-Kadi, Sf. 13-14/Prof. Dr. Salih Akdemir)
İnsan fitratinin tasvib ettigi inanc istemini emrederken, kulu Rabbine ulaştiran ibadet şeklini teşvik ederken, din ve dünya işlerini ahenkli bir şekilde düzenleyen ve böylece insani hem ahirette hem de bu dünyada mutlu kilan, bir düzene yöneltirken veya insanlari birbirlerine kardeşlik ve muhabbet baglari ile baglayan ve bu suretle onlari şeref ve azametin zirvesine yükselten ahlak kaidelerine yönlendirirken oldugu gibi, Kur´an-i Kerim´in her ayeti, daima bir hikmete mebni olarak inmiştir.
Kur´an-i Kerim´de bazi olaylarin hemen akabinde, nazil olmuş ayetler vardir. Bu olaylarin vuku bulmasi, ayetlerin inmesini gerekli kilmiştir. İşte ayetlerin inmesine yolacan bu olaylara tefsir ilminde “Esbabu´n-Nuzul”adi verilir.
Nuzul sebebi ; Hz. Peygamber (s.a.v.) zamaninda vuku bulan, Allah hükmünü aciklayici, bir veya daha cok ayetin inmesine sebeb olan bir olaydan, yahut hazir bulunanlardan biri tarafindan Hz. Peygamber (s.a.v.)´e yönetilen bir sorudan ibarettir ki, işte bu soruya cevap teşkil etmek üzere bir yxa da daha cok ayet nazil olmuştur.
Kur´an-i Kerim´de her ayetin, nuzulunu gerekli kilan bir sebeb mevcut degildir. Nuzul sebebi olan ayetler oldugu gibi olmayanlar da vardir. İşte bu sebebledir ki, alimler, Kur´an-i Kerim´i bu yönden iki kisma ayirmişlardir. Birincisi, dogrudan herhangi bir sebeble bagli olmaksizin nasil olan ayetler ki, ayetlerin büyük bir kismi böyledir. İkinci ise, belli bir sebebe bagli olarak nazil olan ayetlerdir.
Olay, ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) devrinde vuku bulmuşsa ayetler icin bir nuzul sebebi olarak kabul edilir. Önceki peygamberler zamaninda meydana gelen ve bize Allah tarafindan Kur´an-i Kerim´de anlatilan, eski ummetlerin peygamberini yalanlamalari ve bu yüzden ilahi azaba dücar olmalari ile ilgili olaylara gelince, bu olaylar ayetlerin nuzulu icin bir sebeb kabul edilmezler.
Ayni şekilde, Kiyamet gününe ait durumlar ve o gün insanlarin karşilaşacaklari nimet ve azab gibi Allah´inbize Kur´an-i Kerim´de haber verdigi istikbale dair olaylar da nzul sebeblerinden sayilmazlar.
Nuzul sebeblerini bilmek icin takib edilecek yegane yol, Hz. Peygamber (s.a.v.)´in sözlerini işitmiş, ayetlerin inişine şahid olmuş ve dolasiyla onlarin hangi şartlarda ve nicin indigini bilmiş olan sahabeden yapilacak sahih nakilden ibarettir.
İmam el-Vahidi bu konuya işaret ederek şöyle der :
“Kur´an ayetleinin nuzul sebebleri hakkinda söz söylemek, ancak Kur´an´in inişine şahid olan, sebeblere vakif bulunan ve sebebleri bilmek icin gayret gösterip araştirmada bulunan kimseleren rivayet etmek ve duymak suretiyle caiz olur.”
Din, bu ilimde, bilmeden konuşup da hataya düşen kimseyi cehennem ateşiyle tehdit etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur :
“Kim bilmeden Kur´an hakkinda yalan söylerse, cehennemdeki yerini hazirlasin”(Hadis-i Şerif, Ahmed b. Hanbel ve Tirmizi rivayet etmiştir.)
İmam ez-Zerkeşi ise bu konuda şunlari söyler :
“Nuzul Sebebi, sahabenin bilebilecegi bir şeydir. Cünkü onlar, ayetlerin inmesine yolacan durum ve olaylari kuşatan karinelere (sebeblere) vakif bulunmaktadirlar.”
(Esbab-i Nuzul- Abdulfettah el-Kadi, Sf. 13-14/Prof. Dr. Salih Akdemir)