Örnek Kur an Nesli

Karaton

GÜCÜ DOĞURAN DÜŞÜNCEDİR
Kurucu
27 Ocak 2017
4,299
18,123
Bolu
www.sevgiplatformu.info
Bu başlık altında şehit Seyyit Kutup un yoldaki işaretler kitabının ilgili bölümünü buraya taşıyacağım.
İslami anlama ve vahyin inşaası noktasında güzel bir metod ortaya koymakta olan bu kitabı ayrıca okumanızı tavsiye ederim.

ÖRNEK BİR KUR'AN NESLİ

Bütün İslam mücahitlerinin her yerde ve her zaman üzerinde
durmalari gerekli olan tarihi bir gerçek var. Hem de uzun uzun üzerinde durulmalıdır. Çünkü gerek davet uslubunda ve gerekse davet
girişiminde bu gerçeğin kesin bir etkisi vardır.
Bu dava İslam ve insanlık tarihi boyunca örnek olan bir nesli,
sahabiler (Allah onlardan razı olsun) neslini ortaya çıkarmıştı. Fakat böyle örnek bir nesil bir daha ortaya çıkmadı. Gerçi Tarih boyunca bu nesli örnek edinen fertler görülegelmiştir. Fakat bu davanın ilk döneminde olduğu kadar çok sayıda örnek insanın bir araya
geldiği hiç görülmemiştir. ·
Bu durum, sırinnı çözebilmek için üzerinde uzun zaman durmamız gereken apaçık, yaşanmış bir gerçektir.

Bu davanın Kur'anı önümüzdedir. Peygamber'in (S.A.V.) hadis-
leri, pratik kılavuzluğu, tutumu, bunlann hepsi, tarihte bir daha benzeri görülmemiş olan o ilk dönem nesli gibi önümüzdedir.
Önümüzde, aramızda olmayan tek unsur Peygamber'imizin şahsıdır. Acaba sır bu noktada mıdır?
Bu davetin yürütülmesi ve etkili sonuçlar elde edebilmesi ıçın
Peyganıber'imizin (S.A.V.) şahsının varlığı kesin bir zaruret olsaydı,
Allah bu daveti insanlığın tümüne şamil kılmaz, Onu, sonuncu ilahi
mesaj niteliğine kavuşturup yeryüzü durdukça bütün insanlığîn akıbetini ona havale etmezdi.
Tersine Ulu Allah zikri (Kur'anı) korumayı Uzerine alarak bu
davetin Peygamber'imizden sonra da devam edebileceğini, verimli sonuçlar alabileceğini bildiği için O'nu, Peygamber oluşundan yirmi üç sene sonra nezdine aldığı halde bu dini O'ndan sonra da Kıyamet gününe kadar baki kılmıştır. O halde başarisızlığımızı Peygamberimizin (S.A.V.) şahsının aramızda olmayışıyla açıklayamayız.
* **
O halde başka bir sebep aramalıyız. Söz konusu ilk dönem neslini besleyen kaynağı araştırmalıyız, belki burada bir değişiklik vardır. Onların yetişmelerini sağlayan metodu inceleyelim, belki de farklılık buradadır.
Bu nesli besleyen birinci kaynak sadece Kur'an idi. Peygamberimizin (S.A.V.) hadisleri ile kılavuzluğu bu ilk kaynağin sadece bir eseri olarak belirmişti.
 

Karaton

GÜCÜ DOĞURAN DÜŞÜNCEDİR
Kurucu
27 Ocak 2017
4,299
18,123
Bolu
www.sevgiplatformu.info
Nitekim Peygamber'iınizin (S.A.V.) ahlakı hakkında sorulan bir soruyu Hz. Ayşe (R. Anha) «O'nun ahlak! Kur'anın
kendisi idiıı diye cevaplandırmıştır. (1)
Buna göre, Kur'an, o neslin tek beslenme, davranış ve yetişme
kaynağı idi. Bunun böyle olması, o günün insanlığının, l).ültüre, ilıne,.
yazılı eseriere ve bilimsel araştırmalara sahip olmamasından dolayı
degildi. Asla!.
O dönem insanlarının elinde hala bile bazan doğrudan doğruya,
bazı alanlarda da dolaylı olarak Avrupa'nın yaşama tarzına yön veren
Roma uygarlığı ile bu uygarlığı meydana getiren kültür, kitaplar ve
yasalar vardı. Yine o dönemde eski Yunan medeniyetinin kalıntıları,
bu medeniyetin mantığı, felsefesi ve sanatı vardı ki, bunlar bugün
bile Batı düşüncesinin kaynağı olmak vasfını devam ettirmektedirler.
Ayrıca eski İran uygarlığı, O'nun sanatı, şiiri, mitolojisi, inanç
sistemi ve hikmet manzumeleri vardı. Yahudilik ve hristiyanlık Arap
yanmadasının kalbinde yaşarken eski Roma ve eski İran uygarlıkları
yarımadayı kuzeyden ve güneyden sarmış bulunuyorlardı.
Demek ki, o nesli, teşekkül döneminde sadece Allah'ın kitabına
bağlayan faktör, dünya çapında bir uygarlık veya kültür kaynağından
mahrum olmalan değildi. Onların bu tutumı-ı bile bile verilmiş bir
karara ve belirli bir amaca yönelmiş bir metoda dayanıyordu.
Böylesine şuurlu bir kararın varlığını Hz. ömer'in elinde Tavrat'ın sayfalarından birini görünce Peygamber'imizin (S.A.V.) öfkele-
nere~ « ... Allah'a yemin ederim ki, eğer Musa sağ olup aranızda bulunsa, onun için tek meşru tutum, bana uymak olacaktııı diye buyurması göstermektedir. (2)
O halde Peygambermizin (S.A.V.) bu davranişı, söz konusu nesli
ilk teşekkül döneminde sadece Kur'andan beslenmeye yöneltmek maksadına dayanıyordu. Ancak bu şekilde o neslin vicdanları sırf Kur'ana
sarılabilir ve sırf onun çizdiği yola koyulmaları sağlanabilirdi. Hz.
Ömer'i başka bir kaynaktan beslenmeye kalkışır görünce Peygamberimizin (S.A.V.) öfkelenmesi bu yüzdendi.
Peygamber'imiz (S.A.V.) kalbi, aklı, bakış açısı, şuuru ve teşek-
külü Kur'an-ı Kerim'de beliren ilahi metodun dışında kalan her türlü
yabancı tesirden arındırılmış bir nesil meydana getirmek istiyordu.
Buna göre, o nesil sadece o biricik kaynaktan beslendiği için tarihteki o eşsiz rolü almıştı. Sonra ne oldu Kaynaklar biribirine karıştı. Daha sonra gelen nesillerin beslenme kaynaklarına eski Yunan
felsefesi ve mantığı, İran mitolojisi ile bu mitolojilerin yansıttığı dünya görüşü, Yahudi hurafeleri ile hristiyan putları ve bunlara benzer
eski kültür ve uygarlık tortuları karıştırıldı. Bu yabancı unsurların
tümü, fıkha ve fıkıh usulüne olduğu gibi Kur'an tefsiri ile ilm-i Kelam'a da bulaştırıldı. Arkadan gelen nesiller, bir biri peşi sıra söz
konusu bulan~k kaynaktan beslenerek yetiştiler. Böyle olunca da o
ilk neslin benzeri bir daha görülmedi.
(1) Nesei.
(2) Hafız, Ebu Yala'dan, o da Hammad'dan, o da Şabi'den, o
da Cabir'den rivayet etmiştir.
 
Son düzenleme:

Karaton

GÜCÜ DOĞURAN DÜŞÜNCEDİR
Kurucu
27 Ocak 2017
4,299
18,123
Bolu
www.sevgiplatformu.info
Hiç şüphesiz, o ilk örnek nesil ile daha sonra gelen tüm nesiller
arasında beliren bariz farklılığın temel faktörü, ana kaynakta ortaya
çıkan karışıklık ve bulanıklıktır ..
* **
Beslenme kaynağının özelliği konusunda beliren ayrılığın dışın-
da bir başka temel faktör daha vardır.
O da söz konusu örnek neslinkinden farklı olan kaynaktan yararlanma metodudur.
İlk dönemin örnek nesli .Kur'ana kültürü geliştirme, bilgi edin-
me, haz duyup tatmin olma gibi maksatlarla yanaşmazlardı. Onların
hiç birisi, sırf kültürlü olmak için, kültür hazinesini geliştirmek veya
ilmi ve fıkhi konularda dağarcıklarını şişirmek için Kur'anı ele almazlardı. Onlar gerek kendileri ve gerekse içinde yaşadıklan cemiyet hakkında ve bu cemiyet içinde uygulanacak olan hayat tarzının nasıl olması gerektiği hakkında Allah'ın emrini öğrenmek üzere Kur'anı ele alırlardı. Söz konusu emri de, savaş alanında aldığı ugün-
lük emri» derhal uygulayan bir ordu gibi, duyar duymaz tatbik üzere alırlardı.
Bu yüzden onların hiç biri herhangi bir toplantıda bildirilenden
daha uzun ve teferruatlı emir ve talimat istemezlerdi. Çünkü herkes
böyle bir tutumun omuzlarına binen sorumluluk ve yükümlülükleri
arttıracağının farkında idi. İbn-i Mes'ud tarafından rivayet edilen bir
hadiste görüleceği üzere herkes öğrenip uygulamak üzere on 'ayetle
yetlnirdi. (1)
Bu şuur, uygulamak üzere öğrenme şuurudur. Yine bu metod
sırf önlerine araştırma, inceleme ve bilgi edinme gibi amaçlarla Kur'ana yönelenlerin edinemeyeceği derecede geniş manevi haz ve ma'rifet
ufukları açıyordu. Ayrıca bu metod sayesinde uygulama da kolaylık
buluyor, yükilmlülüklerin ağırlığı düşüyor. Kur'an, kişilikleri tarafın-
dan sindirilerek pratik bir metodla vicdanları ve hayatıarıyla kaynaşıyordu. öte yandan da bu metod uyaninca hayatın seyir çizgisini değiştirecek olaylara ve sonuçlara yolaçan, zihinlerin ve sayfaların içinde
mahpus kalmayan hareketli bir eğitim sistemi ortaya çıkıyordu.
Hiç şüphesiz, Kur'an, hazinelerini ona ancak bu şuurla yönelen-
Iere açar, yani uy_gulamaya dönük bir bilgi edinme şuuru ile yönelenlere.
Çünkü o, aklı tatmin eden bir kitap veya edebiyat ve sanat eseri·
ya da hikaye ve tarih ese'ri olsun diye inmemiştir .Her ne kadar bu
saydıklanmızın tümünü içeriyorsa da o bir yaşama metodu, katıksız
bir ilahi hayat kılavuzu olmak üzere indirilmiştir. Ulu Allah Kur'anı
ardarda bölümler halinde göndererek onlara bu metod uyarınca muamele etmiştir.
 

Karaton

GÜCÜ DOĞURAN DÜŞÜNCEDİR
Kurucu
27 Ocak 2017
4,299
18,123
Bolu
www.sevgiplatformu.info
Nitekim o şöyle buyurmaktadır.
... Ve Kur'anı, onu zaman aralıklan ile ve üzerinde dura dura
okuyasın diye parça parça indirdik.(l)
Bu Kur'an, toptan bir kerede değil, düşünce ve görüş açılarındaki devamlı gelişme uyarınca, hayat ve cemiyette beliren sürekli gelişmeler uyarınca, değişen ihtiyaçlara göre, müslüman cemaatin gündem.: hayatı sırasında karşılaştığı pratik problemler uyarınca inmiştir.
Belirli bir olay veya durum hakkında inen herhangi bir ayet ve·
ya ayetler mecmuası, ilk müslümanlara söz konusu olay hakkındaki
duygu, düşünce ve görüş açılarını anlatır, o durumda nasıl davranacaklannı belirtir. Düşebilecekleri düşünce ve davranış yanılgılarını
düzeltir, her şeyden önce kalbierini Rabbierine bağlar ve O'nun kainata yön veren sıfatıarını onlara tanıtırdı. Böylece onlar da yüce kılavuzluğun desteği · ile birlikte, Allah'ın gözetimi altında ve sonsuz
kudretin koruyuculuğu altında yaşadıklarını hissederek sağlam ilil.hi
metod uyarınca gündelik hayatlarını huzur içinde geçirirlerdi.
Kur'anı uygulama ve yaşamağa dönük bir anlayışla öğrenmek,
ilk örnek neslin tutumu olmasına rağmen inceleme ve manevi haz kazanma amacı ile Kur'ana yönelmek sonradan gelen nesillerin eğitim
metodu olmuştur. Hiç şüphesiz belirttiğimiz bu ikinci faktör, ilk müs-
lüman nesil ile diğer bütün nesiller arasındaki farklılığın temel se-
beplerindendir.
* **
Bu arada üzerinde durulup belirtilmesi gereken bir üçüncü faktör
daha vardır.
O zaman islama giren kişi, giriş kapısının eşiğinde cahiliye dönemindeki geçmişinin tümünden sıyrılmanın şuuru içinde olurdu. Adam
tslmn'a girdiği anda cahiliye devrinde yaşadığı hayattan her yönü ile
başka olan yeni bir hayat dönemine başladığının iyice farkında idi.
Cahiliye dönemindeki bütün tutum ve davranışları karşısında kuşkulu,
şikii.yetçi, çekingen bir tavır takımr, bütün o davranış ve tutumlan
İslam ile bağdaşmaz birer kirli çamaşır gözü ile görürdü.
İslamın yeni hidayetine, bu duygu içinde kavuşurdu. Nefsinin arzusuna bir daha yenilince, eski bir alışkanlığı yeni baştan onu kendine çekince, İslamın omuzlarına bindirdiği yükümlülüklerden her hangi birini yerine getiremeyince derhal günah ve kusurunun farkına varır uzerine bulasan kötülükten arınması gerektiğini vicdanının derinliklerinde duyar 've yeni baştan Kuranın kılavuzluğu uyarınca yaşamağa girişirdi.
Demek ki, müslümanın cahiliye dönemindeki geçmişi ile İslam'a
girdikten sonraki hayatı arasında şuur alanında gerçekleşen kesin bir
kopukluk vardı. Bundan cahiliye cemiyetindeki ilişkilerinden ve kendisini kuŞatan sosyal ilişkilerde de beliren kesin bir uzaklaşma ortaya
Çıkıyordu. Çünkü o cahiliye ortamından kesinlikle ayrılarak yine aynı
Kesinlikle İslam ortamına katılmıştı. Bazı müşrikler ile ticari alış-
(1) Kur'an-ı Kerim/İsra süresi, 106.
 

Karaton

GÜCÜ DOĞURAN DÜŞÜNCEDİR
Kurucu
27 Ocak 2017
4,299
18,123
Bolu
www.sevgiplatformu.info
Bazı müşrikler ile ticari alışverişi ve gündelik hayat boyunca bazı ilişkileri olsa bile, şuur alanında
gerçekleşen kopukluk ve ayrılık başka, gündelik basit ilişkiler başka
bir şey idi.
Bunun yanında şirke dayalı inanç sisteminden arınıp tevhide dayalı inanç sistemini benimsemesinden doğan, varlık ve hayat hakkında
cahiliye anlayışından sıyrılıp İslamın getirdiği görüşü kabul etmeden
dolayı meydana gelen, yeni bir yönetim altındaki yepyeni bir islam
cemiyetine katılarak bu yeni cemiyet ve yönetimin sağladığı yetki, görev ve bağlılıklardan ileri gelen bir, cahiliye ortamından, onun gelenek,
kavram, alışkanlık ve ilişkilerinden sıyrılma olayı vardı.
Bu nokta bir yol ayınmıydı. Yeni yolda ilerlemenin başlangıcı idi.
ca.hiliye dönemi cemiyetinin yürürlükte tuttuğu tüm geleneklerin, ora..
da üstün sayılan bütün kavram ve değer hükümlerinin baskılanndan
sıynlmanın sağladığı hafiflik içinde adım atılan umut dolu bir yürü-
yüştti bu. Müslümanın karşılaştığı işkence ve fitnelerden başka bir
sıkıntı yoktu. Ne var ki, onlar da artık bitmiş, sona ermişti. Cahiliye
anlayışındaki baskının, cahiliye cemiyetinde yürürlükte olan gelenek·
lerın geri gelmesine imkan yoktu.
Biz de bu gün, İslamdan önceki cahiliyenin tıpkısı, hatta belki
de daha koyusu içindeyiz. Çevremizdeki her şey cahiliye damgasım taşıyor. insanların bakış açıları ile inançları, alışkanlık ve gelenekleri, kültür kaynakları, sanat ve edebiyatları, yasa ve hukuklari... Hatta
islam kültürü, İslam kaynağı, İslam düşüncesi ve İslam görüşü olarak saydığımız değerlerin çoğu bile cahiliye ürünüdür!
Bu yüzden İs-
Iami değerler vicdanimızda tutunamıyor, kafalanmızda bir islami bakış açısı belirmiyor, İslamın ilk döneminde yetişen o neslin bir benzeri gibi yeteri sayıda bir gurup aramızda meydana çıkmıyor
.
Buna göre İslami hareket metodu uyarınca girişeceğimiz eğitim
ve oluşturma dönemi boyunca içinde yaşadığımız ve dayandığımız tüm
cahiliye etkilerinden sıyrılmamız gerekir. İlk müslümanların dayandığı ana kaynağa dönmemiz gerekir. İçine yabancı hiç bir unsurun karışmadığı ve hiç bir şekilde bulanmadığı kesinlikle belli olan o kaynağa. Ona döneceğiz, gerek varlıkların tümü, gerek insan varlığının
içyüzü ve gerekse bu iki varlık bölümü ile mutlak varlık olan Allah
arasİndaki her çeşit ilişkiyi ona dayandırmak için. Hayatla ilgili görüşlerimizi, değer hükümlerimizi ahlak esaslarımızı, yönetim, politika,
ekonomi ve hayata yön veren diğer kesimler hakkındaki görüşlerimizi
oradan edineceğiz.
Oraya başvururken inceleme ve manevi haz kazanma endişesi ile,
uygulama ve eyleme dönük bir idrak şuuru ile baş vurmalıyız. Varolabilmek için nasıl olmamız gerektiğini öğrenmek için o kaynağa başvurmalıyız. Bu yolda ilerlerken Kur'anda san'at açısından güzelliğe,
etkin ifadeli hikayelere, kıyamet görüntülerine, insan vicdanı ile dolaysız şekilde bağdaşan bir mantığa ve manevi haz elde etmek isteyen
ilmi araştırmacıların aradığı diğer unsurlara rastlayacağız.
Fa.kat biz bütün bunlarla, onları asıl hedef edinmeksizin karşılaşacağız. Bizim asıl ama.cımız Kur'an bizden neler yapmamızı istiyor,
 

Karaton

GÜCÜ DOĞURAN DÜŞÜNCEDİR
Kurucu
27 Ocak 2017
4,299
18,123
Bolu
www.sevgiplatformu.info
bizden nasıl bir kainat görüşü edinmemizi istiyor, Allalu nasıl düşünmemizi istiyor, hayattaki ahlakımızın, tutumumuzun ve pratik cemiyet düzenimizin nasıl olmasını istiyor sorularina cevap bulmaktır.
Sonra da cahiliye cemiyetinin vicdanlanmızın derinliklerine sinen
baskılanndan, dünya görüşlerinden, geleneklerinden ve bağımlılığından
sıyrilmalıyız. Bizim amacımız bu cahiliye cemiyetinin pratiği ile uzlaşmak veya onun egemenliğini onaylamak değildir. O bu vasıfta iken,
cahiliye vasfını korurken onunla uzlaşmamız mümkün değildir. Bizim
amacumız, daha sonra bu cemiyeti değiştirebilmek için önce kendi kendimizi değiştirmektir.
İlk görevimi:.;, İslam metod ve bakış açısı ile temelden çelişen ve
İlahi metod uyarınca yaşamaktan zorla ve baskı ile bizleri alakoyan
cahiliye cemiyetinin pratiğini kökünden değiştirmektir.
Bu yolda atacağımız ilk adım, kendimizi bu cahiliye cemiyetinin,
onun değer ve görüş açılarinın üzerine çıkarmak, dışında tutmaktır.
Yolumuz boyunca onunla buluşmak gayesi ile· değer hükümlerimizden
ve bakış açılarımızdan, az ya da çok, sapmamaktır. Biz ve onlar ayrı
yollarin yolcusuyuz. Ona bir adım bile uyduğumuz zaman metodumuzun tümünü ve yolumuzu kaybederiz.
Bu uğurda sıkıntı ve meşakkatle karşılaşacağız. Bu tutum bize,
ağır fedakarlıklar yükleyecek. Fakat İlahi metodun yeryüzünde kökleşmesine vesile olan cahiliyenin hayat metodunu ortadan kaldırmak için
Allahın desteğine mazhar olan o ilk neslin yolundan gitmek istiyorsak, başka bir alternatifimiz, tercih edeceğimiz başka bir yol yoktur.
Bunun yanında, her zaman metodumuzun özelliğini, durumumu·
zun özelliği, o örnek ve eşsiz nesil gibi cahiliyeden sıynlabilmek için
tutmamız gereken yolun özelliğini iyi kavramak çok yararimıza olacaktir...
 

Darksaga

Sp Kullanıcı
23 Şub 2018
868
746
Gerçeğin Ruhu
Seyyit Kutubu okudum herkese de tavsiye ederim. Davası uğruna ödeyecek bir bedeli olan herkesin kitabı mutlaka okunmayı hak eder..

Bana farklı bakış açıları kazandıran güzel bir kitaptır. Etkilenmiştim okuduğum da..
 

Son mesajlar

Cevaplar
2K
Görüntüleme
59K