Ayrılık gönlümün diline ızdırap düşüren kelime
Ayrılık kordan ateş
ne gönüle sığar ne akla ne ruha
ayrılık gönlümün diline ızdırap düşüren kelime
benim ömrümün beş mevsimi var sevdiğim
beşincisi ayrılık
ömrüme dokunan sancılı yaram
sol tarafıma kor düşüren ayrılık
her dokunduğunda gözlerime buğu veren
her damlasın da sana dökülen ayrılık
benim ellerim sana doğru açılır sevdiğim
dualarımda hece hece seni düşürürüm
yazgımın destanı sana yazılmıs
benim en gizli sevdam mahremim
yüreğime otağ kuran bir yar
yar yaramdır sevdiğim
merhemi nazarın
bir tatlı tebessümün
benim sükutuma dil olan sevdiğim
halimi yürek sancımı bilen
sorgusuz sualsiz bir ummana düştüm boğuluyorum
sensiz firak öldürüyor sevdiğim
vuslata el sallıyorum
baktığım her yer karanlık...
inceden inceye bir nağme dökülüyor
halimden haberim yok
varlıkta yok olmuşum
hani yaralı güvercin misali
kanadım kirik
dilim lal
Leylime düşen ah o sürmeli gözlerin
beni benden alan
Gözlerin gözlerime takılı, yüreğime mühür vuran o nazarın
Aşk kadehine sığmayan sevdan
aciz yüreğime nasıl sığsın sevdiğim
ömrüme ömür dediğim
yoluna başımı koyduğum
ne zaman biter bu hicranım
yoksa ahirette mi seni görmek
beşinci mevsimim bitmeyecek mi
her kısın ardı bahar derler
inanmıyorum bunlar sadece lafta kalıyor
sen benim son mevsimim
Gönül aynam kırık
beni benden alan o muhabbetin sisli mi
hangi vakit sana yazılı
hangi diyar-i gurbete gittin de göremez oldum
bak dilimde değil yüreğimde sitem var
sabır dedim lal oldum
ben sana kilitlendim sevdiğim
anahtarı olmayacak mısın
beni sensizlik kuyusundan çıkar
hani sözlerin bittiği özün dile geldiği zamanlar vardır
işte ben o zaman dilimine girdim
bir bilsen ben gurbetten öte gurbetindeyim
sen gonca gülün şebnemi
ben o şebnem de bir zerre
yine bir söz kirmen oldu dilime
ayrılıktan zor belleme ölümü...
işte ben o cümlenin sonu olmayan noktasıyım
gönül gözüm ayaklarının izlerine düştü
bekliyorum...
Nur yüzlü cemalini ( a.s.v ) göreyim artık