Peşinen söyleyelim: En aliminden en cahiline, yöntemi yanlış ya da doğru olsun, "yöntemsiz/usulsüz" insan yoktur ve bulamazsınız... Çünkü, inandığımız Din nazari bir din değildir. Müslüman neferlerin pratik hayatlarını da içine alan bir dindir... Dahası, Müslümanlar, bir devlet, bir sistem bina etmişlerse, sistemi ve devleti nasıl şekillendireceklerini de Din onlara açıklamıştır. Yani, eğer bir Müslüman olarak sen, namazını, orucunu, ibadetlerini, ticaretini vs. eda edeceksen, usulün de yöntemin de vardır demektir. Buradaki usul ve yöntem, bunları eda edecek kadar öğrendiğin şeylerin tümü... Dolayısıyla, yukarıda ifade ettiğim üç terimi birileri, "mezhep" kelimesi içinde kullanarak "birilerini" mezhepsizler olarak itham ederler... Ama bu ithamın da yere basan bir tarafı yoktur... Çünkü mezhepsizler olarak ifade edilenlere bir bakıyoruz, Allah'a inanan, namazını kılan, dinini yaşayan, az çok da din sahasında eli kalem tutan insanlar. İsim geçmemeyi tercih ediyordum ama bir iki isim vereyim:
Abdülaziz BAYINDIR, Mustafa İSLAMOĞLU, Bayraktar BAYRAKLI, Hayrettin KARAMAN, Mehmet OKUYAN vs...
Buradan meydan okudum ve dedim ki: "Bunların tamamı mezhepsizdirler..." İşte bu ithamımın "yere basan" bir tarafı yoktur... Hatta, ayet geçenler de var, "Şu ayet "mezhep" ile alakalı... Bu ayet "mezhep" ile alakalı... O zaman bu sözümün bir anlamı da şudur: "Bunlar aynı zamanda - haşa - kafir insanlardır..." Neden böyle diyorum, dedin ya, "Şu ayet "mezhep" ile alakalı..." Ayet varsa "kafir oldular"dan öte bir yol var mıdır..? (Şunu da söyliyeyim, yukarıda isimlerini geçtiklerimden ne Kur'an öğrendim, ne Fıkıh ne de hadis vs.. Yani bir hakikati açıklamak için örnek veriyorum...)
Yukarıya ismini geçtiklerimin tamamı, gördüm ve öyle de biliyorum, Allah'a iman etmişler ve Allahü Teala'nın kendilerine yüklediği vazifeleri de ikmal ediyorlar... Namaz, abdest, oruç vs...
Dahası ellerinde de bir kalem var... Yeri geldi Tefsir sahasında... Yeri geldi Fıkıh sahasında... Yeri geldi Hadis sahasında kalemlerini de konuşturuyorlar... Ve sözlü sohbetleri de dahil... Demek ki bunların tamamının, yöntemi, usulü ve metodu var ki... Günlük ibadetlerini yerine getirdikleri gibi, diğer dini alanlarda da bayağı seviyeli kalem oynatıyorlar... (O zaman açık olun ve münafıklık yapmayın. Ne demek istiyorsunuz söyleyin... "Mezhepsizler" ithamına sığınıp "Aslında şunu demek istiyoruz"u gizlemeyiniz, ayıp oluyor...Açık açık söyleyin..)
Diyeceksiniz ki... Bir sürü yanlışları var... Olabilir, bu onların "yöntemsiz, usulsüz ve metotsuz" (mezhepsiz) olduklarına delil değildir ki, yanlışlarına delildir... Mesela, Mustafa İSLAMOĞLU, onun bir eseri vardır, gazetelerde kendisine arzedilen Dini sorulara verdiği cevapları kapsıyor... Bir okuyun bakalım "yöntemsiz" mi (mezhepsiz mi) ---)))) Güzel buldum ve güzel yazmış... (Bunu ifade etmem, İSLAMOĞLU'na 100'de 100 katıldığım anlamına gelmez.) Hayrettin KARAMAN'ın daha hacimlisi var... Bir okuyun bakalım "yöntemsiz" mi..? Yani diyeceğim o ki: "Mezhepsizdirler" ithamının altı tamamen boştur ve asla doldurulmaz... Yani karşılığı olmayan bir kelimedir... Bendeniz köyde büyüdüm ve çok fakir bir ailenin 7 uşaktan en küçüğüyüm, benim bile bir yöntemim vardı... Annemden... Babamdan... Camimden öğrendiğim... Bu da bir yöntemdir, metottur, usuldür, mezheptir vs... Az ya da çok, yanlış ya da doğru...
Şimdi gelelim asıl sadede:
Çok cemeatlerde bulundum ve hepsini de severim sayarım... Lakin bu konuda öğrendiğim şudur... Çoğu, ne Ebu Hanife'yi tanıyor ne de diğer 3 müçtehidi... Tanıyor derken, kelam ve ameller noktasında neleri ifade etmişler neleri söylemişler vs... Bilmiyorlar... Lakin her bir nefer de aliminde cahiline, beyninin içine bir "MEZHEP ANLAYIŞI" yerleştirmiş... Dolayısıyla, beyinlerinin içinde bulunan "MEZHEP ANLAYIŞLARINA" tamı tamamına, motomot uymayan görüş ve düşüncede olanları itham etmek, karalamak için kullandıkları bir kelimedir "mezhepsizlik" kelimesi... Araştırın, ötesini bulamazsınız...
NOT:
Yukarıda isimlerini saydıklarımla "bir şeyleri öğrenme anlamında" bir bağım yoktur... Meseleyi ifade etmek için örnek verdim sadece...
NOT
İmam Azam Ebu Hanife'nin "yanlışı" var mı..??? Sizce de yoktur bence de yoktur... Biz kimiz ki... Ama İmam Buhari öyle demiyor... Allahü Teala her ikisinden de razı olsun... Bu kadarını söyleyeceğim oralara girmeyeceğim...
Son söz: Yöntemsiz, usulsüz ve metotsuz hiçbir kimse yoktur... Hayırlı cumalar...
Abdülaziz BAYINDIR, Mustafa İSLAMOĞLU, Bayraktar BAYRAKLI, Hayrettin KARAMAN, Mehmet OKUYAN vs...
Buradan meydan okudum ve dedim ki: "Bunların tamamı mezhepsizdirler..." İşte bu ithamımın "yere basan" bir tarafı yoktur... Hatta, ayet geçenler de var, "Şu ayet "mezhep" ile alakalı... Bu ayet "mezhep" ile alakalı... O zaman bu sözümün bir anlamı da şudur: "Bunlar aynı zamanda - haşa - kafir insanlardır..." Neden böyle diyorum, dedin ya, "Şu ayet "mezhep" ile alakalı..." Ayet varsa "kafir oldular"dan öte bir yol var mıdır..? (Şunu da söyliyeyim, yukarıda isimlerini geçtiklerimden ne Kur'an öğrendim, ne Fıkıh ne de hadis vs.. Yani bir hakikati açıklamak için örnek veriyorum...)
Yukarıya ismini geçtiklerimin tamamı, gördüm ve öyle de biliyorum, Allah'a iman etmişler ve Allahü Teala'nın kendilerine yüklediği vazifeleri de ikmal ediyorlar... Namaz, abdest, oruç vs...
Dahası ellerinde de bir kalem var... Yeri geldi Tefsir sahasında... Yeri geldi Fıkıh sahasında... Yeri geldi Hadis sahasında kalemlerini de konuşturuyorlar... Ve sözlü sohbetleri de dahil... Demek ki bunların tamamının, yöntemi, usulü ve metodu var ki... Günlük ibadetlerini yerine getirdikleri gibi, diğer dini alanlarda da bayağı seviyeli kalem oynatıyorlar... (O zaman açık olun ve münafıklık yapmayın. Ne demek istiyorsunuz söyleyin... "Mezhepsizler" ithamına sığınıp "Aslında şunu demek istiyoruz"u gizlemeyiniz, ayıp oluyor...Açık açık söyleyin..)
Diyeceksiniz ki... Bir sürü yanlışları var... Olabilir, bu onların "yöntemsiz, usulsüz ve metotsuz" (mezhepsiz) olduklarına delil değildir ki, yanlışlarına delildir... Mesela, Mustafa İSLAMOĞLU, onun bir eseri vardır, gazetelerde kendisine arzedilen Dini sorulara verdiği cevapları kapsıyor... Bir okuyun bakalım "yöntemsiz" mi (mezhepsiz mi) ---)))) Güzel buldum ve güzel yazmış... (Bunu ifade etmem, İSLAMOĞLU'na 100'de 100 katıldığım anlamına gelmez.) Hayrettin KARAMAN'ın daha hacimlisi var... Bir okuyun bakalım "yöntemsiz" mi..? Yani diyeceğim o ki: "Mezhepsizdirler" ithamının altı tamamen boştur ve asla doldurulmaz... Yani karşılığı olmayan bir kelimedir... Bendeniz köyde büyüdüm ve çok fakir bir ailenin 7 uşaktan en küçüğüyüm, benim bile bir yöntemim vardı... Annemden... Babamdan... Camimden öğrendiğim... Bu da bir yöntemdir, metottur, usuldür, mezheptir vs... Az ya da çok, yanlış ya da doğru...
Şimdi gelelim asıl sadede:
Çok cemeatlerde bulundum ve hepsini de severim sayarım... Lakin bu konuda öğrendiğim şudur... Çoğu, ne Ebu Hanife'yi tanıyor ne de diğer 3 müçtehidi... Tanıyor derken, kelam ve ameller noktasında neleri ifade etmişler neleri söylemişler vs... Bilmiyorlar... Lakin her bir nefer de aliminde cahiline, beyninin içine bir "MEZHEP ANLAYIŞI" yerleştirmiş... Dolayısıyla, beyinlerinin içinde bulunan "MEZHEP ANLAYIŞLARINA" tamı tamamına, motomot uymayan görüş ve düşüncede olanları itham etmek, karalamak için kullandıkları bir kelimedir "mezhepsizlik" kelimesi... Araştırın, ötesini bulamazsınız...
NOT:
Yukarıda isimlerini saydıklarımla "bir şeyleri öğrenme anlamında" bir bağım yoktur... Meseleyi ifade etmek için örnek verdim sadece...
NOT
İmam Azam Ebu Hanife'nin "yanlışı" var mı..??? Sizce de yoktur bence de yoktur... Biz kimiz ki... Ama İmam Buhari öyle demiyor... Allahü Teala her ikisinden de razı olsun... Bu kadarını söyleyeceğim oralara girmeyeceğim...
Son söz: Yöntemsiz, usulsüz ve metotsuz hiçbir kimse yoktur... Hayırlı cumalar...