Kişisel Gelişim Sen Onun Zaferini Çaldın

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,405
87,077
SEN ONUN ZAFERİNİ ÇALDIN!

Doğan Cüceloğlu

“26 yaşındaydım ve Amerika’ya yeni gitmiştim, Osgood’un araştırma asistanlığını yapıyordum. Aynı odada Gary ve John adında iki asistan daha vardı. Bir cumartesi günü ofise gittiğimde, halının üstünde emekleyen bir çocuk gördüm. Gary oğlunu getirmişti. Herkes kendi işini yapıyordu, ben de masama oturdum ve işimi yapmaya başladım. Odada oldukça alçak meşin bir koltuk vardı. Fark ettiğimde, çocuk ona çıkmaya çalışıyordu. Bir bacağını atıyor, tutunuyor ama bir türlü çıkamıyordu.
Çocuk bunu dört beş kez denedi. Baba bir yandan çalışırken bir yandan da göz ucuyla oğlunu takip ediyordu. John ise hiç ilgilenmiyordu; tamimiyle kendi işiyle meşguldü. Çocuk yine deneyip çıkamayınca yerimden kalktım, çocuğun koltuk altlarından tuttum. “Hoppa” dedim ve onu meşin koltuğun üstüne bıraktım. Çocuk hiç beklemiyordu, önce şaşaladı, sonra koltuğun üstünde öyle kalakaldı.

O zaman bilmiyordum ama şimdi biliyorum, benim anlam çerçevem içinde o küçük çocuk benim yeğenimdi, ben de onun amcası. İçinde büyüdüğüm kasabanın anlam çerçevesi o çocukla aramızdaki ilişkiyi öyle tanımlamıştı. Yeğenim koltuğa çıkmaya çalışıyordu ve amcası olarak ona yardım etmek bana düşerdi. Çünkü babası Gary ve amcası John bir şey yapmaya pek niyetli gözükmüyordu.

Vazifesini yapmış bir amcanın mutluluğu içinde gülümseyerek Gary’e baktım. “neden yaptın?” diye sordu. Vazifesini yapmış bir amcanın rahatlığı içinde, “çıkmaya çalışıyordu” dedim. Gary “bende biliyorum çıkmaya çalıştığını, sen niye yaptın?” diye üsteledi. Şaşırdım ve sinirlendim. İçimden bu Amerikalılara iyilik yaramıyor, diye düşündüm. Ama merak etmekten de kendimi alamıyorum. Sonra sordu “sen ne yaptığının farkında mısın?” içimden yine sinirlendim.
İstanbul’da psikolojiyi bitirmiş, 2 yıl asistanlık yapmış, aydın bir insandım. Ne yaptığımın farkında olmayacak biri değildim. “bak bu çocuk koltuğa çıkacağına inanıyordu. Belki yarım saat, belki bir saat uğraşacaktı ama eninde sonunda çıkacaktı. Öyle ucundan tutmuyordu, çıkacağına inanmış biri olarak, kedi yavrusu gibi tutunmuştu. Bırakmayacaktı, deneyecek, deneyecek, en sonunda çıkacaktı. Çıkınca dönüp bana bakacaktı. Ben de ona, çıktın, diyecektim. Sonra inecekti, yine uğraşacaktı, bir saatte çıktığını yirmi dakikada çıkacaktı. Bu gün bütün gün onunla uğraşacaktı ve belki de beş dakikada çıkacaktı. Bu onun bugünkü zaferi olacaktı. Sen onun zaferini çaldın!”

Öyle bakakaldım. Bu hayatımda hiç unutmayacağım bir ders olmuştu bana.

Biliyor musunuz, iki hafta sonra Gary’e sordum. “ Neden sadece çıktın diyecektin?” Neden aferin sana oğlum alkış alkış değil? Verdiği cevabı hiç unutmayacağım. “ ben zaferine sadece tanık olurum, onun benden aferin almak için başarı peşine koşması doğru değil. Kendisi için başarır ama benim bildiğimi, gözlediğimi, tanık olduğumu bilir!”



İnanın bana bu hikâyeyi kaç defa okuduğumu hatırlamıyorum. Durup durup baştan sona tekrar tekrar okudum. Ne kadar güzel bir tespit, ne kadar güzel bir uygulama. Bizlerin yaptığı aslında çocuklarımızın hayatını kolaylaştırmak değil, aksine zora sokmak, onları hazıra alıştırmak.

Umarım bu hikâye bizlere de ders olur ve davranışlarımızı bir nebze değiştirebiliriz.
 
  • Beğen
Tepkiler: FırtınaKıran

Son mesajlar

Cevaplar
2K
Görüntüleme
60K